Hosgeldiniz.... AyMaRaLCaN Bilgi Paylasim Platformuna..... Cay Isterseniz ( Hayali Büfe ) Smile Sagda Büfemiz Var Buyurun Bir Bardak Alin Afiyetle Icin Seker Bitmis ise Lütfen Zile Tiklayin Servisimiz Yardimci Olacaktir..... ..Keyifli Seyirler Dilerim Smile Bye ...
Yazar ---- > Wink AyMaRaLCaN
Hosgeldiniz.... AyMaRaLCaN Bilgi Paylasim Platformuna..... Cay Isterseniz ( Hayali Büfe ) Smile Sagda Büfemiz Var Buyurun Bir Bardak Alin Afiyetle Icin Seker Bitmis ise Lütfen Zile Tiklayin Servisimiz Yardimci Olacaktir..... ..Keyifli Seyirler Dilerim Smile Bye ...
Yazar ---- > Wink AyMaRaLCaN
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGüncel KonularGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
En son konular
»  Acilinden Kaciyorum ...Görüsmek Umudu Ile <---- Bye
Yaşam Zaman İçinde Bir Oyun  Icon_minitimeCuma Ara. 14, 2012 7:05 am tarafından AyMaRaLCaN

» Bir Sarkisin Sen
Yaşam Zaman İçinde Bir Oyun  Icon_minitimeCuma Ara. 14, 2012 7:03 am tarafından AyMaRaLCaN

» MerHaba MerHaba :)
Yaşam Zaman İçinde Bir Oyun  Icon_minitimeCuma Ara. 14, 2012 6:58 am tarafından AyMaRaLCaN

» Azerbaycan Yemekleri,Azerbaycan Yemek Kültürü,Azerbaycan Mutfağı
Yaşam Zaman İçinde Bir Oyun  Icon_minitimeCuma Ara. 14, 2012 6:49 am tarafından AyMaRaLCaN

» ORHAN AFACAN SIIRLERI Tas Atan Cocuklar
Yaşam Zaman İçinde Bir Oyun  Icon_minitimeCuma Kas. 30, 2012 7:48 am tarafından AyMaRaLCaN

» Aşık Mahzuni Şerif - Bu Mezarda Bir Garip Var
Yaşam Zaman İçinde Bir Oyun  Icon_minitimeCuma Kas. 30, 2012 3:51 am tarafından AyMaRaLCaN

» Aşık Mahzuni Şerif - Bizden Geriler (Gam Kasavet)
Yaşam Zaman İçinde Bir Oyun  Icon_minitimeCuma Kas. 30, 2012 3:49 am tarafından AyMaRaLCaN

» Aşık Mahzuni Şerif - Benim Hayatım
Yaşam Zaman İçinde Bir Oyun  Icon_minitimeCuma Kas. 30, 2012 3:48 am tarafından AyMaRaLCaN

» Aşık Mahzuni Şerif - Babasını (Bir Fakirin Hatırını)
Yaşam Zaman İçinde Bir Oyun  Icon_minitimeCuma Kas. 30, 2012 3:46 am tarafından AyMaRaLCaN

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Istatistikler
Toplam 7 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: AyBüke

Kullanıcılarımız toplam 28063 mesaj attılar bunda 19753 konu
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
Similar topics
    Sosyal yer imi
    Sosyal yer imi reddit      

    www.ay-maral-can.yetkin-forum.com

    Sosyal bookmarking sitesinde adresi saklayın ve paylaşın
    En bakılan konular
    Acilinden Kaciyorum ...Görüsmek Umudu Ile <---- Bye
    Türkmenistan (3) - Türkmen İsimleri
    Sinezenler..Sözleri
    Bir Sarkisin Sen
    Azərbaycan dili → Bəzi sait səslərin tələffüzü
    Radyo icin Tema Resimleri Resimler Resim
    MerHaba MerHaba :)
    ŞİİR DİNLETİSİ SUNU METNİ
    Çok Güzel Kalp Resimler,i Güller ve Kalpler,
    Azerbaycan Bayragi

     

     Yaşam Zaman İçinde Bir Oyun

    Aşağa gitmek 
    YazarMesaj
    MaRaLCaN
    Admin
    MaRaLCaN


    Üyelik tarihi : 27/03/10

    Mesaj Sayısı : 6713

    Rep Gücü : 18340

    Rep Puani : 218


    Yaşam Zaman İçinde Bir Oyun  Empty
    MesajKonu: Yaşam Zaman İçinde Bir Oyun    Yaşam Zaman İçinde Bir Oyun  Icon_minitimeCuma Mart 25, 2011 12:29 pm

    Anne ya, ablam saçımı çekti.
    - Çekerim, mızıkçısın çünkü.

    Ah, şu çocuklar! Uyarı almadan, kendi kendilerine susmayacaklardı
    anlaşılan. Şimdi aceleyle, babasına fırsat bırakmadan bu gürültüyü
    bastırabilmenin bir yolunu bulmalıydı . Ben size kaç kere söyledim gibi
    beylik bir cümleyle başlamak istedi ilk önce. Sonra düşündü de; son
    zamanlarda sık sık kullandığı bu beylik cümleler dahi çocuklarının
    üzerinde kaybetmeye başladığı hakimiyetinin hızını düşüremiyordu. Yok
    yok şu, hakimiyetini kaybettiği düşüncesinde yanılıyor olmalıydı. Belki
    de işin doğrusu; başından beri çocuklarının üzerinde bir hakimiyetinin
    olmayışıydı. Ve bu gerçeği, bilerek görmezden gelmişti bugüne kadar.
    Oysa çocuklar daha küçüktüler ve söz dinlemeleri gereken bir
    yaştaydılar. Baş edilemeyecek gibi değildiler henüz ama... Ama o
    başedemiyordu işte. Kendisi, onların yaşındayken nasıl da korkardı anne
    ve babasından. Babasının yanında sallanamadığı gibi annesinin de bir
    ters bakışı adeta olduğu yere mıhlardı onu. Kızların, az önce yaptığı
    ağız dalaşı bile hayal edilemeyecek bir yaramazlıktı onun için. Belli
    belirsiz gülümseyerek, ne kadar da korkakmışım diye geçirdi içinden.
    Aslında çocukluğundaki bu durum tam anlamıyla korkaklık mıydı, emin
    değildi bundan şimdi. Çocukken, ne zaman bir yaramazlık yapsa; babasının
    o, hemen dışa vuran öfkesi karşısında ister istemez sinmek zorunda
    kalmıştı hep. Doğru odana ! komutuna uyup, babasının işaret parmağıyla
    gösterdiği kapıdan çıkarken; itiraz bile edememenin acısı gelip
    boğazında düğümlenir, babasının karşısında ağlamamak için olanca
    kuvvetiyle tırnaklarını avuçlarına bastırırdı. Fakat öyle gururlu bir
    çocuktuki babasının karşısında asla ağlamazdı. Eğer ağlarsa; sanki
    aralarında bir savaş varmış gibi, babasına yenik düşeceğini zannederdi.
    Oysa gururundan vazgeçip ağlayabilseydi; sevgisinden emin olduğu ama yüz
    bulamadığı o kaya gibi yürek de yumuşayacaktı belki. Çünkü, yerinde
    kullanıldığı zaman en katı yürekleri dahi yumuşatabilen, en güçlü
    silahlardan biriydi gözyaşı. Peki ama o yaşlarda gözyaşlarının; bir
    yenilgi değil de aksine, zafere götüren bir silah olabileceğini hangi
    çocuk bilebilirdi ? Birbirlerine göstermekten kaçınıp; babasının
    öfkesine kurban verdiği, onunsa gururuna mahkum ettiği ; sevgi. Yarım
    kalmak ! bu olmalı dedi içinden. Hissedilen fakat gösterilemeyen bu
    sevgi, belki de yarım kalmanın da ötesinde daha büyük bir eksiklikti. Ya
    annesi? O da eksikliğin diğer bir yanı! diye düşündü. Annesi; bu
    fırtınalarda daima kenara çekilir, babasının otoritesinin
    sağlamlaştırılması adına hiç araya girmezdi. O'' nun bir defa olsun,
    ceza olarak odasına gönderildiği zamanlarda arkasından geldiğini hiç
    hatırlamıyordu. Oysa arkasından gelseydi... Yastığa gömdüğü yüzünü,
    avuçlarının arasına alsaydı... Sevgi dolu bakışlarıyla, o kırılmış çocuk
    gözlerine baksaydı... Kızım, aslında baban seni çok seviyor ve şimdi
    sana bağırdığı için çok üzgün deseydi... O sessiz hıçkırıklarını, başını
    yasladığı göğsünde dindirebilseydi... Bunlar, bir çocuk için çok büyük
    beklentiler miydi ? Hele anne yüreği ki; baba yüreğine göre daha hassas,
    daha duygulu... Peşinden gelmemek için nasıl tutabilmişti kendini ?
    Sonraları ama çok sonraları, araya girmek istemeyişinin nedenini
    açıklarken annesi; Her şey senin içindi demişti. Şımarmaman için;
    babanda, bende katı davranmak zorundaydık. diye devam etmişti. Bir
    tarafta sevildiğine inanmak... Diğer tarafta, bu katı davranışlarda
    inandığı sevginin emaresini görememek... Ah, ne çelişkili yıllardı ve
    hep yanılsamalarla geçmişti çocukluğu. Böyle, azar işitip ceza olarak
    odasına gönderildiği zamanlarda anne ve babasının kendisinden nefret
    ettiğini düşünür, kendisini de onlardan nefret etmeye zorlardı. Fakat
    bir türlü başaramazdı bunu. İçinden gelen, tarif edemeyeceği kadar
    kuvvetli bir hisle, nefret yerine daha bir sevgiyle bağlanırdı onlara.
    Öyle tuhaf bir şeydi ki bu, sanki... Sanki bu sevgi, bir çocuğun içten
    gelen bir güdüyle yaşama tutunmasıydı. Bir insan için ama en çokta
    çocuklar için hava kadar, su kadar elzem olan sevilme ihtiyacını, onları
    daha çok severek gidermeye çalışırdı kendince. Sonra o meşum gururu
    araya girer, tarifi imkansız o sevgiyi kalbinin ta derinlerine itelerdi.
    Bu da onu zaman zaman hırçın, zaman zaman içine kapanık, kırılgan
    hatta... hatta kendine güvensiz bir çocuk yapardı. Daha o yaşlarında;
    bir gün çocuğu olduğunda, ona asla kendisine davranıldığı gibi
    davranmayacağına dair o kadar çok yemin etmişti ki... İşte o yeminler
    yüzünden; kendisinden korkmalarını istemediği için küçüklüklerinden beri
    hemen hemen hiç azarlamamıştı çocuklarını. Kocasının; onları fazla
    şımartıyorsun uyarılarına aldırmamış ve onunda çocukları üzerinde
    otoriter olmasına izin vermemişti. Şımartılmamış olmanın acısını
    şımartarak çıkartmak istemişti. Çocuklarını sevgisiyle sarıp sarmalamış
    ve sonsuz bir hoşgörüyle onları mükemmel olarak yetiştirebileceğine
    inanmıştı. Şimdiyse o inancının ne kadar yanlış olduğunu, sözünü
    dinletemediği çocuklarına bakınca daha iyi anlıyordu. Kendi
    yaşanmışlıklarını çocuklarına yaşatmama adına yanlış yapmıştı. Telafisi
    zor ve belki de kabul edilemez bir yanlış. Her şeyin bir sınırı olmalı
    kuralının gerçekliği karşısında; sınırsız sevgi gösterilerinin ve sonsuz
    hoşgörü fikrinin yanlışlığı açıkça ortaya çıkıyordu işte. Bunun için
    son zamanlarda o sonsuz hoşgörüsünden uzaklaşmıştı. Geç kalınmış bir
    hatayı düzelteyim derken, yeni bir hatayla olur olmadık şeyler için sık
    sık azarlamaya başlamıştı çocuklarını. Üstelik de giderek babasına
    benzemeye başlamıştı; emir kipli ve beylik cümleleriyle. Çocuklarsa bu
    ani değişikliğin ş

    aşkınlığıyla daha da
    yaramaz olup çıkmıştılar. Öylesine yitip gitmişti ki anılarında; kolunu
    çekiştiren küçük kızının seslenmesiyle, ancak yaşadığı zamana dönebildi.

    -Anne, yine saçımı çekti !


    Bundan ötesi artık onun da sabrını zorluyordu.


    Alinti
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    http://www.ay-maral-can.tr.gg
     
    Yaşam Zaman İçinde Bir Oyun
    Sayfa başına dön 
    1 sayfadaki 1 sayfası
     Similar topics
    -

    Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
     :: Enteresan Olaylar-
    Buraya geçin: