Hosgeldiniz.... AyMaRaLCaN Bilgi Paylasim Platformuna..... Cay Isterseniz ( Hayali Büfe ) Smile Sagda Büfemiz Var Buyurun Bir Bardak Alin Afiyetle Icin Seker Bitmis ise Lütfen Zile Tiklayin Servisimiz Yardimci Olacaktir..... ..Keyifli Seyirler Dilerim Smile Bye ...
Yazar ---- > Wink AyMaRaLCaN
Hosgeldiniz.... AyMaRaLCaN Bilgi Paylasim Platformuna..... Cay Isterseniz ( Hayali Büfe ) Smile Sagda Büfemiz Var Buyurun Bir Bardak Alin Afiyetle Icin Seker Bitmis ise Lütfen Zile Tiklayin Servisimiz Yardimci Olacaktir..... ..Keyifli Seyirler Dilerim Smile Bye ...
Yazar ---- > Wink AyMaRaLCaN
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGüncel KonularGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
En son konular
»  Acilinden Kaciyorum ...Görüsmek Umudu Ile <---- Bye
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  Icon_minitimeCuma Ara. 14, 2012 7:05 am tarafından AyMaRaLCaN

» Bir Sarkisin Sen
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  Icon_minitimeCuma Ara. 14, 2012 7:03 am tarafından AyMaRaLCaN

» MerHaba MerHaba :)
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  Icon_minitimeCuma Ara. 14, 2012 6:58 am tarafından AyMaRaLCaN

» Azerbaycan Yemekleri,Azerbaycan Yemek Kültürü,Azerbaycan Mutfağı
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  Icon_minitimeCuma Ara. 14, 2012 6:49 am tarafından AyMaRaLCaN

» ORHAN AFACAN SIIRLERI Tas Atan Cocuklar
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  Icon_minitimeCuma Kas. 30, 2012 7:48 am tarafından AyMaRaLCaN

» Aşık Mahzuni Şerif - Bu Mezarda Bir Garip Var
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  Icon_minitimeCuma Kas. 30, 2012 3:51 am tarafından AyMaRaLCaN

» Aşık Mahzuni Şerif - Bizden Geriler (Gam Kasavet)
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  Icon_minitimeCuma Kas. 30, 2012 3:49 am tarafından AyMaRaLCaN

» Aşık Mahzuni Şerif - Benim Hayatım
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  Icon_minitimeCuma Kas. 30, 2012 3:48 am tarafından AyMaRaLCaN

» Aşık Mahzuni Şerif - Babasını (Bir Fakirin Hatırını)
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  Icon_minitimeCuma Kas. 30, 2012 3:46 am tarafından AyMaRaLCaN

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Istatistikler
Toplam 7 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: AyBüke

Kullanıcılarımız toplam 28063 mesaj attılar bunda 19753 konu
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
Similar topics
Sosyal yer imi
Sosyal yer imi reddit      

www.ay-maral-can.yetkin-forum.com

Sosyal bookmarking sitesinde adresi saklayın ve paylaşın
En bakılan konular
Acilinden Kaciyorum ...Görüsmek Umudu Ile <---- Bye
Türkmenistan (3) - Türkmen İsimleri
Sinezenler..Sözleri
Bir Sarkisin Sen
Azərbaycan dili → Bəzi sait səslərin tələffüzü
Radyo icin Tema Resimleri Resimler Resim
MerHaba MerHaba :)
ŞİİR DİNLETİSİ SUNU METNİ
Çok Güzel Kalp Resimler,i Güller ve Kalpler,
Azerbaycan Bayragi

 

 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
AyMaRaLCaN
Admin
AyMaRaLCaN


Üyelik tarihi : 11/06/08

Mesaj Sayısı : 12267

Rep Gücü : 29249

Rep Puani : 235


29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  Empty
MesajKonu: 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı    29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  Icon_minitimePerş. Nis. 14, 2011 3:31 am

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı

Osmanlı İmparatorluğu'nda, ikinci Meşrutiyetin ilanından altı yıl sonra
Birinci Dünya Savaşı başladı.1914'te başlayan Birinci Dünya Savaşı'na
dünyanın belli başlı devletleri katıldı.Dört yıl süren savaş sonunda
bizimle birlikte olan devletler yenildi.Savaş kurallarına göre biz de
yenilmiş sayıldık. Ülkemiz İngilizler, Yunanlılar,Fransızlar,İtalyanlar
tarafından paylaşıldı.

Ulusuna inanan, güvenen Mustafa Kemal Paşa,19 Mayıs 1919'da Samsun'a
geldi.Erzurum'da,Sivas'ta kongreler düzenledi.Mustafa Kemal Paşa "Tek
bir egemenlik var,o da Milli egemenliktir.Ülkeyi yine ulusun kendi gücü
kurtaracaktır." diyordu.Yurdun dört bir tarafından gelen ulus
temsilcileri -milletvekilleri- 23 Nisan 1920 günü Ankara'da Büyük Millet
Meclisi'nde toplandı.

Meclis, Mustafa Kemal Paşa'yı başkan seçti.Mustafa Kemal Paşa'nın
önderliğinde Büyük Millet Meclisi Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı başlattı.Bir
yandan efeler,dadaşlar,seğmenler bulundukları yörede düşmana karşı
koydular.Öte yandan düzenli ordular İnönü'de,Sakarya'da,Dumlupınar'da
savaştılar.Yurdumuz düşmanlardan kurtarıldı.

Tahtını, rahatını düşünen padişah, yenilen düşmanla birlikte yurdumuzdan
kaçtı. İmzalanan Lozan Barış Antlaşması ile yeni bir devlet doğdu.Bu
doğan devletin yönetim biçimi henüz belirlenmemişti.
İkinci dönem Büyük Millet Meclisi 11 Ağustos 1923'te ilk toplantısını
yaptı.13 Ekim 1923'te Ankara Başkent oldu.******; düşmanın ülkeden
atılıp sınırlarımızın belirlenmesinden sonra,çoktan beri tasarladığı
cumhuriyetin ilanı üzerinde hazırlıklar yapmaya başladı.28 Ekim 1923
akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya'da yemeğe çağırdı.Onlara , "Yarın
Cumhuriyet'i ilan edeceğiz."Dedi.
29 Ekim 1923 günü ******,milletvekilleri ile görüştükten sonra taslağı
hazırlanan cumhuriyet önergesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne
verildi.Meclis önergeyi kabul etti.Böylece ülkemizde cumhuriyet yönetimi
kuruldu.****** kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Cumhurbaşkanı
oldu.Cumhuriyet'in ilanı yurtta sevinç ve coşku ile karşılandı.
Cumhuriyet;yurttaşların seçme ve seçilme hakkının olduğu bir
yönetimdir.Ulus temsilcilerinin kabul ettiği yasalarla ülkenin
yönetilmesidir.Cumhuriyet yönetiminde söz ulusundur.Cumhuriyet'i
korumak, kollamak, yaşatmak her yurttaşın ödevidir










CUMHURİYET
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  29ekimcumhuriyetbayrami
Batı dillerinde cumhuriyetin karşılığı, ulusun kendisini yönetmesi anlamına gelir. Cumhuriyet rejiminde iki unsur çok önemlidir:

a- İdare edilenler
b-İdare edenler

Bu iki unsurun sahip olası gereken özelliklerin başında dürüstlük gelir.
Cumhuriyet rejiminde her iki tarafında dürüst ve namuslu olması
gerekir. Rejimin demokrasi paltformuna oturtulması şarttır.
Cumhuriyet, ulusun vatan ve hukuka sevgisi ve içten bağlılığı ile
yaşatılmalıdır. Bu nedenle cumhuriyete hayat veren damarların başında
demokrasi gelir. Gerçek cumhuriyet rejimlerinde sistemin demokrasi ile
olan ilişkisi çok önemlidir. Çünkü iç ve dış tehlikelere karşı
cumhuriyet kendisini sert ve katı bir şekilde ama demokrasinin gerekleri
içinde koruyacaktır. Bunların dışına çıkılmaması gereklidir, aksi
taktirde demokrasi ile cumhuriyet arasında kopukluk başlar. Bundan da en
büyük zararı cumhuriyet rejimi görür. Onun için cumhuriyet yöneticileri
daima uyanık ve gözleyici durumda olacaklardır.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  29ekimcumhuriyetbayrami

Demokrasiyi benimsemiş siyasi rejimlerdeki cumhuriyetlerde özgürlüklerin
kullanılma alanları, demokrasinin kuralları ile sınırlandırılmıştır.
Demokratik sistem ile idare edilen cumhuriyetlerde hiç kimsenin sınırsız
hak ve hukuku yoktur. Sınırsız hak ve hukukun olduğu rejimlere de
demokrasi veya cumhuriyet denemez. Çünkü demokrasilerde ve demokratik
cumhuriyetlerde kişilerin ve dolayısıyla toplumların özgürlükleri hukuk
yolu ile güvence altına alındığı gibi, buların sınırları da adaletin
kalemi ile çizilmiştir. Bu kısa açıklamadan sonra ******'ün cumhuriyet
ve devlet anlayışına değinelim.
******, kurmuş olduğu genç Türk Devletinin yapısını 29 Ekim 1923
tarihinde cumhuriyetin temelleri üzerine oturturken, en kısa zaman da
bunun gereği olan demokrasiye geçileceğini öngörüyordu. O da siyasi
alanda demokrasinin çok partili sistemle gerçekleşeceğinin
bilincindeydi.

******'ün zamanımızdan yaklaşık üç çeyrek asır evvel cumhuriyet için
söyledikleri, bugün hala bazı batı ülkelerin elde etmeye çalıştıkları
düşüncelerdir. O söylediklerimi bilimsel bir temel üzerine oturtmamış
olsaydı, bu kadar zaman sonra düşünceleri hala güncelliğini koruyabilir
miydi? ****** sadece bilgili bir asker, uzak görüşlü bir devlet adamı
değil aynı zamanda gerçek bir düşünürdü. Ayrıca sadece düşünce üretmekle
kalmamış, bu düşünceleri gerçekleştirerek, üçüncü dünya ülkelerine
bağımsızlığın ve kurtuluşun yolunu da göstermiştir. Bugün bağımsızlık
savaşı veren pek çok ülkede ****** adı hala bir bayrak gibi
dalgalanıyorsa nedenini burada aramak doğru olur.
29 Ekim 1923 günü ilan edilen cumhuriyetin alt yapısını ****** aşama aşama nasıl hazırlamıştı ?

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  29ekimcumhuriyetbayrami

Cumhuriyet laik bir sistem üzerine kurulacaktı. Yani cumhuriyet
idaresinde ne halifeye ne de onun kalıntılarına yer vardı. Cumhuriyeti
adaletli bir adalet sistemi koruyacaktı. Cumhuriyetin genç kuşakları çağ
dışı kara kafalılar tarafından değil, aydın bağımsızlık ve hürriyetin
değerini bilen aydın kafalı öğretmenler tarafından yetiştirilecektir.
İmparatorluktan kalan mantık dışı ne varsa hepsi kaldırılacak,
cumhuriyetin temelini müspet ilim oluşturacaktır. Cumhuriyetin yalnızca
kanunlar ile, devlet zoru ile ve yasaklarla korunamayacağının bilincinde
olan ******, onun gerçek değerini anlayabileceğini söyleyebilmiştir.
Geçen zaman içerisindeki olaylar bu ileri görüşlü devlet adamının ve
düşünürünün ne denli haklı olduğunu göstermiştir.
Bilgisiz ve bilinçsiz bir halk topluluğunun ulus olma hakkına sahip
olamayacağını vurgulayan ******, ulusun bilinçlendiği oranda hak ve
hukukuna sahip çıkacağını biliyordu. Bu nedenle eğitim ve kültüre çok
önem vermiştir. Onun, bir bakıma kültürü, cumhuriyetin temellerinden
biri olarak görmesindeki neden budur.
******'e göre sadece cumhuriyete sahip olmak yeterli değildir.
Ona layık olmak da gereklidir. Bunun içinde gereken yol gene eğitimden geçiyordu.

Hürriyet ve bağımsızlığın kıymetini, erdemli ve özverili, çağdaş eğitim
almış olan gençler, savaş alanlarında bu uğurda şehit düşen askerlerden
çok daha iyi bilebilirlerdi Bağımsızlık; hürriyet, cumhuriyet bundan
böyle savaşarak değil, bunları değeri bilinerek korunacaktı. Onun için
kılıçla elde edilen zaferler, siyasi, ekonomik, kültürel zaferlerle
taçlandırılmalıydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://ay-maral-can.yetkin-forum.com
AyMaRaLCaN
Admin
AyMaRaLCaN


Üyelik tarihi : 11/06/08

Mesaj Sayısı : 12267

Rep Gücü : 29249

Rep Puani : 235


29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  Empty
MesajKonu: Geri: 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı    29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  Icon_minitimePerş. Nis. 14, 2011 3:35 am

CUMHURİYET'İN İLANI

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  29ekimcumhuriyetbayrami


Lozan'n kabulü ve barışın sağlanması ile geride Türk Devleti'nin siyasal
yapısını belirleyecek devlet şeklinin ve adının ne olacağı sorunu
kaldı. T.B.M.M.'nin varlığı ile egemenliğin kayıtsız - şartsız ulusa ait
olan, insan haklarına dayanan bir devlet sistemi kurulmuştu. Fakat
gerek halkın, gerekse Meclis içinde bulunanların büyük kısmı Padişah'a
dinsel ve geleneksel bağlarla bağlıydılar. Padişah'ın işgal ettiği
Saltanat - Hilafet makamı yüzyıllardır kökleşmiş bir teokratik sistemdi.
1300 yılından beri de Osmanoğullarından başka hiçbir aile iktidar
olmamıştı. Egemenlik biri dinden, diğeri gelenekten gelen iki kaynaktan
çıkıyor ve Padişah'ta toplanıyordu. Gerçi İttihat Terakki bu gücü
kırmıştı, fakat sistemin özünü, yani egemenliğin kaynağını ve kullanılış
biçimini değiştirememişti. Egemenliğin, tanrı hakları sisteminden,
insan hakları sistemine geçişin bir sonucu olarak Padişah'tan ulusa
geçişi, bir ilke ve ülkü olarak Amasya Genelgesi'nde ortaya konmuş ve 23
Nisan 1920'de B.M.M.'nde somutlaşmıştı. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu da bu
temel üzerine oturmuştu.


Kurtuluş Savaşı ulusal bağımsızlık yanında ulus egemenliğini de açık bir
biçimde ortaya koyduğu için Padişah daha başından beri milliyetçilerin
amansız düşmanı kesilmişti. M. Kemal Paşa Padişah'ın ihanetini bildiği
halde, henüz zamanı olmadığı için Padişah'ı hedef almadı. Genç subaylık
yıllarından beri inandığı ve Erzurum'da Mazhar Müfit'e not ettirdiği
"Cumhuriyet" inancını "Ulusal bir sır" olarak sakladı. Kurtuluş Savaşı
içinde "Cumhuriyetçi" bir düşünceyi ortaya atmak, iç parçalanmaya yol
açacağı için bu yola gitmedi. Hatta Sivas Kongresi sırasında
"Cumhuriyet" ilan edelim önerilerini red etmişti. Fakat Kurtuluş
Savaşı'nın Başkomutanı, Türk Ulusu'nun kurtarıcısı M. Kemal, Türkiye'nin
siyasal yapısını değiştirmenin ilk adımını Saltanat'ın kaldırılmasını
sağlamakla attı. Saltanat'ın kaldırılışına en yakın arkadaşları bile
karşı çıkmışlardı. Meclis'te tutucu kanat direndiyse de, M. Kemal
Paşa'nın kararlı ve sert tutumu sonucu Saltanat'ın kaldırılışı sağlandı.
Fakat onun bu sert tutumu endişe doğurdu. Bunun bir başlangıç olduğunu
görenler çeşitli yöntemlerle M. Kemal Paşa'yı engellemeye çalıştılar.


2 Aralık 1922'de Meclis'e muhalif grup tarafından bir öneri verildi.
"İntihab-ı Mebusan Kanunu"nda değişiklik yapılmasını isteyen önergede
"Büyük Millet Meclisi'ne üye seçilmek için Türkiye'nin bugünkü sınırları
içindeki yerler halkından olmak ve seçim çevresine yeni gelenlerin ise
en az beş yıl oturmuş olmaları" gerektiği kanun hükmü haline getirilmek
isteniyordu. M. Kemal Paşa'yı milletvekili seçilmekten yoksun bırakmak
isteyen bu önerge üzerine söz alan M. Kemal Paşa, doğum yerinin
Türkiye'nin sınırları dışında kaldığını ve bir yerde beş yıl
oturmadığını belirttikten sonra, düşmanlara karşı savaştığını, vatanı
kurtarmak için hiç bir yerde beş yıl oturamadığını hatırlatıp, ulusun
sevgisisi kazanmış bir insan olmasına rağmen kendisini yurttaşlık
haklarından yoksun bırakmak isteyen bu kimselerin bu yetkiyi kimden
aldıklarını sordu. Önerge red edildi.


Mustafa Kemal'in kamuoyu yoklaması yapmak üzere 14 Ocak 1923'de Batı
Anadolu'da bir geziye çıkmasını fırsat bilen muhalif grup, O'nun
Ankara'dan ayrıldığının ertesi günü "Hilafet-i İslamiye ve Büyük Millet
Meclisi" başlıklı bir broşür yayınladılar. Broşürün önceden hazırlanmış
olduğu ve M. Kemal'in Ankara'dan ayrılmasını fırsat bilerek dağıtıldığı
anlaşılıyordu. Broşürün ana fikri, islam kamuoyunun son gelişmelerden
(Saltanatın Kaldırılışı) büyük ızdırap içinde bulunduğu, Hilafet'in
hükümet demek olduğu ve Hilafet'in hukuk ve görevlerini yok etmenin hiç
kimsenin, hiç bir meclisin elinde olmadığı esaslarına dayanıyor, "Halife
Meclisin, Meclis Halife'nindir." sözleriyle bitiriyordu. Yürütme
yetkisinin Halife'ye verilmesini ve Meclis'in aldığı kararların ve
kanunların Halife'yi bağlamayacağı, dolayısıyla Meclis'in çıkardığı
Saltanat ve Hilafet ile ilgili yasaların meşru olmadığı görüşü
savunuluyordu. Bu bildiri, M. Kemal'e ve O'nun gerçekleştirmek istediği
devrime bir tepki idi.


İzmit'e gelen M. Kemal, din ve hilafet konusunda yaptığı açıklamada
"Türkiye Büyük Millet Meclisi Halife'nin değildir ve olamaz, Türkiye
Büyük Millet Meclisi yalnız ve yalnız Ulusundur." dedi. T.B.M.M.nin
büyük programının tam bağımsızlık, kayıtsız şartsız ulusal egemenlik
esaslarına dayandığını, teokratik devlet biçiminin ve buna bağlı bütün
toplumsal düzenin ve çıkarların yıkılacağını belirtti. 16 Ocak'ta
yaptığı toplantıda, Hilafet'in dinle ilgisi olmadığını, siyasi bir mevki
olduğunu, idare-i maslahatçılıkla devrim yapılamayacağını belirttikten
sonra "Devrimin kanunu mevcut kanunların üstündedir. Bizi öldürmedikçe,
bizim kafamızdaki cereyanı boğmadıkça başladığımız devrim ve ilerleme
bir an bile durmayacaktır" diyerek gericilere gerekli yanıtı verdi.
Basınla iyi ilişki kurmak istediği için İzmit'te yaptığı basın
toplantısında, "Devrim" yapılacağını açıklarken, Meclis'te birliğin
sağlanması için "Müdafaa-ı Hukuk Gurubu"nun gerekli olduğunu bunun
dışındaki grupların yararlı olmadığını belirtti ve İttihatçılardan ülke
yararı için politikaya karışmamalarını istedi. Bu sırada Annesi Zübeyde
Hanım'ın ölüm haberi geldi. İzmir'de annesinin mezarı başında devrimci
inancını "Ulusal hakimiyet uğrunda canımı vermek benim için bir vicdan
ve namus borcu olsun" sözleriyle bir kez daha yineledi. Bu sırada
Lozan'ın ilk görüşmeleri kesildiği için İsmet Paşa ile Ankara'ya döndü.
Meclis'te gizli oturumlar çok sert geçti. Trabzon mebusu Şükrü Bey'in
Topal Osman tarafından öldürülüşü, M. Kemal'e saldırılara yol açtı. M.
Kemal'i kendilerine buyük engel gören, tutucu, gerici, ittihatçılar,
çıkarcı gruplar, O'na karşı muhalefette birleşiyorlardı. Yakın
arkadaşlarından Rauf Bey, Kazım Karabekir, Refet Bele, Ali Fuat Paşa'lar
da yavaş, yavaş yanından ayrılıp, Hilâfetçilere kuvvet veriyorlardı.
Saltanatı geri getirmek isteyen gericilerin çalışmaları karşısında
arkadaşlarının kendisini yalnız bıraktığını gören M. Kemal, 20 Mart
1923'te Konya'da yaptığı bir konuşmada Türkiye'yi Ortaçağ karanlığına
çekmek isteyen gericilere karşı tutumunu açıkça şu sözleriyle belirtti:
"Eğer onlara karşı benim şahsımda bir şey anlamak isterseniz, derim ki,
ben şahsen onların düşmanıyım. Onların olumsuz yönde atacakları bir
adım, yalnız benim şahsi imanıma değil, yalnız benim amacıma değil, o
adım benim ulusumun hayatıyla ilgili, o adım benim ulusumun hayatına
karşı bir kasıt, o adım ulusumun kalbine yöneltilmiş zehirli bir
hançerdir. Benim ve benimle aynı fikirde olan arkadaşlarımın yapacağı
şey mutlaka o adımları atanları tepelemektir... Sizlere bunun da üstünde
bir söz söyleyeyim. Örneğin eğer bunu sağlıyacak kanunlar olmasa, bunu
sağlayacak meclis olmasa, öyle olumsuz adım atanlar karşısında herkes
çekilse ve ben kendi başıma yalnız kalsam; yine tepeler ve yine
öldürürüm."


29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  29ekimcumhuriyetbayrami


Cumhuriyet'e doğru gidiş bu kararlı sözlerle açıkça görülüyordu. M.
Kemal Paşa, 8 Nisan 1923'de dokuz ilkede görüşlerini toplatarak,
programını belirlerken, siyasi biçimlenmeyi de hazırladı.

Savaş zamanının T.B.M.M.'nin görevi son bulmuştu. Bu sebeple Meclis
kendini dağıtıp, seçime gitme kararı aldı. M. Kemal, dağılmadan önce
Meclisten 15 Nisan'da, Saltanatı geri getirmeye çalışanları vatan haini
kabul eden bir kanun değişikliği ile "Hıyanet-i Vataniye Kanunu"na,
ileride gerekirse yine İstiklal Mahkemeleri kurma fırsatını veren bir ek
getirdi.

Yeni kurulacak Meclis'te kuvvetli bir kadro oluşturmayı ve böylece
Cumhuriyet'i ilan etmeyi düşünen M. Kemal'in bu çalışmaları yakın
arkadaşlarının kendisinden uzaklaşmasını hızlandırdı. Rauf Bey ve
arkadaşları, M. Kemal'in partiler üstü kalmasını, politikaya
karışmamasını, önererek, O'nu pasif duruma getirmek istiyorlardı. Rauf
Bey'in İsmet Paşa ile aralarının açılması da bu ayrılığın başka bir yönü
idi. Lozan'dan dönen İsmet Paşa'yı karşılamak istemeyen Rauf Bey
Başbakanlık'tan bile istifa etti.

İkinci Meclis, toplandıktan sonra Lozan'ı onayladı. Artık sorun
Türkiye'nin rejiminin belirlenmesiydi. M. Kemal 22 Eylül 1923'de "Neue
Treie Presse" adlı bir Viyana gazetesi muhabiriyle yaptığı görüşmede, 23
Nisan 1920'de kurulan sistemin Cumhuriyet olduğunu fakat adının
açıklanamadığını belirtip, yapılacak işin yalnızca isim koymak olduğunu
söyledi.

Yeni devletin başkentinin neresi olacağı da bir sorundu. Ankara 1920'den
beri bu işi yapıyordu. Merkezi ve güvenli durumu ortada idi. Meclis'te
uzun tartışmalardan sonra 13 Ekim'de Ankara başkent olarak oy çokluğu
ile kabul edildi. Cumhuriyet'in ilanına bir adım daha yaklaşılmıştı.

M. Kemal'e Cumhuriyet'in ilanına fırsat veren bir hükümet buhranı oldu.
Başbakan Fethi Okyar Bey'e karşı Meclis'te muhalefet oluşması üzerine M.
Kemal, "Erkan-ı Harbiye Umumiye Riyaseti Vekili Fevzi Paşa"nın dışında
kabinenin istifasına karar verdi ve 27 Ekim'de uygulandı. Mevcut sisteme
göre her bakan Meclis tarafından tek tek seçiliyordu. İstifa eden
bakanlar yeniden seçilirlerse, görev kabul etmeyeceklerdi. Bu sırada
Rauf Bey, Kazım Karabekir, Ali Fuat, Refet Paşalar İstanbul'da
bulunuyorlar ve temasları, Halife'ye yakınlık gösterileri oluyordu.
Ankara'da' ise kabine kurulamıyordu. Bu gelişmeler üzerine "Cumhuriyet
İlanı" ile işi kökünden çözmeye karar veren M. Kemal 28 Ekim gecesi
Çankaya'da İsmet Paşa ve bazı kimseleri toplantıya çağırdı ve "Yarın
Cumhuriyeti ilan edeceğiz." diyerek kararını açıkladı. Misafirlerin
ayrılmasından sonra İsmet Paşa'yı alıkoydu ve birlikte, Teşkilat-ı
Esasiye Kanunu'nda gerekli değişikliği sağlayacak önergeyi hazırladılar.
Ertesi gün saat 10'da Parti grubunda yapılan toplantıda, M. Kemal Paşa
Genel Başkan olarak Hükümet buhranının mevcut sistemden kaynaklandığını,
bunun çözumünün istikrarlı bir sistemde olduğunu belirtttkten sonra
değişiklik önergesini okuttu:

* Türkiye Devleti'nin Hukümet şekli Cumhuriyettir

* Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur
* Türkiye Devleti, Hükümetin inkisam ettiği idare şubelerini İcra Vekilleri (Bakanlar Kurulu)
vasıtasıyla idare eder.

Bu önerge Parti toplantısında tartışıldı Büyük Millet Meclisi'nin aynı
akşam (29 Ekim 1923) saat 18:45'de yaptığı toplantıdan sonra 20.30'da
"YAŞASIN CUMHURİYET" sesleri arasında Cumhuriyet ilan olundu ve yeni
Türk Devleti'nin adı kondu. "TÜRKİYE CUMHURİYETİ". Hemen arkasından da
Türk Ulusu'nun kurtarıcısı Gazi M.Kemal oy birliği ile Cumhurbaşkanı
seçildi. Kürsüye gelen Cumhurbaşkanı M. Kemal, kendisini Cumhurbaşkanı
seçen Meclis'e teşekkür ettikten sonra "Son yıllarda Ulusumuzun fiili
olarak gösterdiği kabiliyet ve istidat, kendi hakkında kötü düşüncede
bulunanlarınn ne kadar tedkikten uzak görünüşe önem veren insanlar
olduğunu pek güzel ispat etti. Ulusumuz kendisinde bulunan nitelikleri
ve değeri, hükümetin yeni adıyla uygarlık dünyasına çok daha kolay
gösterebilecektir. Türkiye Cumhuriyeti, dünyada işgal ettiği yere layık
olduğunu eserleriyle ispat edecektir... Türkiye Cumhuriyeti mutlu,
başarılı ve muzaffer olacaktır." sözleriyle konuşmasını tamamladı. M.
Kemal Cumhurbaşkanı seçildiğinde henüz 42 yaşındaydı. Cumhuriyetin ilk
Başbakanı İsmet Paşa oldu.


19 Mayıs 1919'da Samsun'da başlayan yeni ve bağımsız, bir Türk Devleti
kurmak savaşı dış ve iç düşmanlara karşı başarıyla sonuçlanarak Türkiye
Cumhuriyeti kuruldu. Kurtuluş Savaşı'nın inanç ve başarısı nasıl
******'ün eseri idiyse, Cumhuriyet de yine O'nun eseri idi. İleriki
yıllarda bunu şu sözleriyle belirtti. "Benim en büyük eserim Türkiye
Cumhuriyeti'dir."


SONUÇ

Bir zamanların muhteşem Osmanlı İmparatorluğu, gerek iç gerekse dış
etkenlerin sonucunda 18. y.y.'dan itibaren hızlı bir çökuntüye girdi.
Kapitülasyonlar sebebiyle Avrupa devletlerinin açık pazarı durumuna
geldi. Rusya ve Avusturya'nın devamlı saldırıları sonunda savaşları
kaybederken, önemli topraklarını elden çıkardı. İmparatorluğun bu
çöküntüsünü gören Padişahlar, İmparatorluğu kurtarmak için ıslahat
önlemlerine başladılar. Fakat yalnızca askeri olan bu önlemler etkili
olamadı. III. Selim'in başlattığı Nizam-ı Cedit ise 1807'de gerici bir
ayaklanma ile son buldu.

19. y.y.'da çöküntü büyük hızla sürerken, Fransız Devrimi'nin ortaya
koyduğu ulusal bağımsızlık ve egemenlik akımları, Osmanlı
İmparatorluğu'nun Balkanlar'da yaşayan Hristiyan azınlıklarını etkiledi
ve bagımsızlık isteklerini kamçıladı. Sırp, Yunan ve hatta Mısır
ayaklanmaları İmparatorluğun iç bünyesini sarstı ve bunlar giderek
bağımsızlık veya özerklik kazandılar. Bu yüz yılda Rus tehlikesi
karşısında İngiltere ve Fransa Osmanlı İmparatorluğu'nun toprak
bütünlüğünü koruma potikası izlediler. Kırım Savaşı'nda bu politika
sonucu Rusya'ya savaş bile açtılar. 1838 ticaret anlaşması ile
imparatorluk ekonomik bakımdan batının eline geçerken, 1854'den sonra
başlayan dış borçlanma ile, 1881'de mali iflasa ve batının mali
denetimine girdi. II. Mahmut Islahatı ve Tanzimat da İmparatorluğun
kurtuluşu için çözüm olmadı. Genç Osmanlılar'ın çalışmaları 1876'da
Kanun-u Esasi'nin ilanını hazırladı. Birinci Meşrutiyet yaşama fırsatı
bulamadan 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı bu dönemin sonunu hazırlarken,
Abdülhamid'in "İstibdatı" başladı. Bu tarihten sonra İngiltere de
koruyucu politikasını terk etti. Ermeni konusu da ilk kez gündeme geldi.
Osmanlı İmparatorluğu bundan sonra Almanya'ya yanaştı. Alman siyasi,
askeri ilişkisi, Alman ekonomik ihtiraslarını da getirdi. Bağdat
Demiryolu projesi bunu simgeledi.


20. y.y.'a girilirken Abdülhamid'e karşı başlayan Genç Türk hareketi
gittikçe kuvvetlendi ve 1908'de II. Meşrutiyeti getirdi. Fakat 31 Mart
gerici ayaklanması ile 1909'da iç buhran yaşandı. II. Meşrutiyet de
İmparatorluğu kurtaramadı. Osmanlıcılık, İslamcılık, Batıcılık ve
Türkçülük akımlarının çatıştığı bu dönem, içte buhranlar, anarşi
yaratırken, dışta da Trablus ve Balkan Savaşları'nda büyük yenilgi ve
tüm Makedonya'nın kaybı ile sonuçlandı. 1914 yılında başlayan Birinci
Dünya Savaşı'na Almanya yanında giren İmparatorluğun kaderi de çizilmiş
oldu. Bu savaştan çok ağır kayıplarla yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu
Mondros Ateşkesi ile kayıtsız şartsız teslim oldu.


29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  29ekimcumhuriyetbayrami


Yüz yıldan beri süren Doğu Sorununun çözümü, Avrupa'nın Hasta Adamının
mirasının paylaşılması ile Türk Ulusu'nun dünya siyasi tarihindeki
varlığı ortadan kaldırılmak isteniyordu. Savaş içinde gizli
anlaşmalarla, İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya Osmanlı
İmparatorluğu'nun paylaşılmasını kararlaştırmışlardı. Fakat Rusya'da
devrim çıkınca anlaşmalar önemini yitirdi. Türk Ulusu'nun hakkında karar
verecek en büyük kuvvet İngiltere idi. İngiltere Batı Anadolu'yu
Yunanistan'a veriyor, Doğuda bir Ermenistan ve Kürdistan kurmak istiyor,
Türk yurdunun geri kalan yerlerini de Fransa ve İtalya ile
paylaşıyordu. Ülkenin yağmalanmasına boyun eğen Padişah ve Hükümet,
kurtuluşu İngiliz himayesinde görüyorlardı. Halk ve aydınlar çaresizlik
içinde, çoğunluk kadere boyun eğmiş görünüyordu. Kurtuluş çareleri
arayanlar Padişah - Halifesiz bir çare düşünemiyordu. Kurtuluşu Amerikan
mandasında görenler veya yörelerinin kurtuluşunu sağlamak için
çalışanlar vardı.


Birinci Dünya Savaşı'nın sonundaki perişan ve çaresiz durumda, bir tek
insan, M. Kemal topyekün kurtuluş ve tam bağımsız yeni bir Türk Devleti
kurmak düşüncesiyle Samsun'a geldi. O'nun yola çıktığı sırada ise
Yunanlılar İzmir'i işgal ediyorlardı. Padişah ve Hukümet ise İzmir'i
Yunanlılara veren İngilizlerin hala körü körüne her isteğine boyun
eğiyorlardı. Düşmanla işbirliği yapan Padişah ve İstanbul Hükümeti'nin
bu tutumları karşısında M. Kemal, ulusal bağımsızlık ve ulusal egemenlik
savaşının esaslarını Amasya'da ulusu ve orduyu Padişah - Halifeye karşı
ayaklandırmak şeklinde belirledi. Erzurum ve Sivas Kongreleri'nde de bu
esaslar içinde yeni bir Türk Devleti'nin kuruluşunun ulusal
bilinçlenme, idari, siyasi örgütlenmesini de gerçekleştirdi. Misak-ı
Milli ile bu esaslar İstanbul'da bir kez daha ortaya konunca İngilizler,
İstanbul'u işgal ettiler. Bundan yılmayan M. Kemal, Ankara'da ulusun
meşru iradesinin eseri olan ulusal egemenlik prensibini B.M.M. ile
ortaya koydu. Fakat bütün bunların gerçekleşmesi çok büyük güçlükler ve
olanaksızlıklar içinde yapılıyordı. Bir yandan İtilaf Devletleri ve
Yunan saldırısı ve baskıları bir yandan Padişah ve İstanbul Hükümeti'nin
M. Kemal ve B.M.M.'ni gayri meşru ilan etmesi, Türk Ulusu'nu olumsuz
yönde etkiledi. Türk Ulusu, yüzlerce yıldan beri dini ve geleneksel
iktidar kabul edilen Padişah - Halife ile bu değerleri yıkan ve yerine
ulusal, egemenlik değerleriyle ulusu bir araya toplamak isteyen M. Kemal
hareketi arasında bir süre bocaladı. Yer yer B.M.M.'nin otoritesine
karşı ayaklanmalar çıktı.


Doğu Anadolu'da Ermenilere, Güneyde Fransızlara karşı savaşıldı. Batıda
Yunan Taarruzu ve iç ayaklanmalara karşı Kuva-yı Milliye ile çözüm bulan
B.M.M. daha sonra düzenli ordu kurar. I. ve II. İnönü Savaşları ile ilk
askeri başarılarını sağladı. Diğer yandan dış ilişkilerde Sovyetler
Birliği ile Moskova Antlaşması'nı imzaladı. Sakarya Meydan Savaşı'nda
Yunan Ordusu'nu yendi. Fransa ile de anlaşan Türkiye İtilaf blokunu da
parçaladı. 26 Ağustos 1922'de başlayan ve 9 Eylül'de İzmir'de Yunan
Ordusu'nun denize dökülmesi ile son bulan Büyük Taarruz, Türkiye
gerçeğini ve Türk Ulusu'nun yenilmez azmini bütün dünyaya kanıtladı.
Askeri başarısını Mudanya Ateşkesi ve Lozan Antlaşması ile de onaylattı.
Emperyalizme karşı yapılan bağımsızlık savaşını kazanan, "Türk
Mucizesi"ni yaratan Türkiye'nin bu başarısı bütün Mazlum Uluslara örnek
oldu.


M. Kemal Kurtuluş Savaşı'nın bittiği yerde; Türkiye'nin çağdaşlaşma
savaşını başlattı. 1 Kasım 1922'de Saltanat'ın kaldırılışı ve 29 Ekim
1923'de Cumhuriyet'in İlanı ile Türkiye yeni devlet sistemini Fransız
Devrimi ile ortaya konan insan haklarına dayanan "Ulusal ve Laik
Devlet"i gerçekleştirmiş oldu. Ancak, çağdaş devlet ve ülke olma
mücadelesi için Türk Devrimi'nin başarılması için Cumhuriyet döneminde
****** 'ün yeni mücadele vermesi gerekiyordu.


En son AyMaRaLCaN tarafından Perş. Nis. 14, 2011 3:44 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://ay-maral-can.yetkin-forum.com
AyMaRaLCaN
Admin
AyMaRaLCaN


Üyelik tarihi : 11/06/08

Mesaj Sayısı : 12267

Rep Gücü : 29249

Rep Puani : 235


29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  Empty
MesajKonu: Geri: 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı    29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  Icon_minitimePerş. Nis. 14, 2011 3:37 am

CUMHURİYET YÖNETİMİ
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  29ekimcumhuriyetbayrami
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Saygıdeğer Üyeleri!

Büyük Millet Meclisinin hayırlı ve bereketli elinin, Türk milletinin
geleceğini yönetmeye başladığının beşinci senesini kutluyoruz. Bu
vesileyle yüksek heyetinizi saygıyla selâmlarım.


Geçen sene Büyük Millet Meclisi, Türk milletinin gerçek arzularına uygun
olarak devlet şeklini Cumhuriyet olarak kararlaştırdı. Cumhuriyet
yönetimi, ülkemizin en uzak köşesine kadar büyük bir heyecanla ulaştı,
kabul gördü. Millet; cumhuriyetin,Türk vatanını asırların kötü
yönetiminden kurtaracak ve ülkeyi lâyık olduğu gelişme seviyesine
ulaştıracak yegâne yönetim şekli olduğunu anladı. Millet, cumhuriyetin
şu anda ve gelecekte her türlü tehlikeden korunmasını talep etmektedir.
Milletin talebi, cumhuriyetin denenmiş, sınanmış ve olumlu sonuçları
alınmış bütün esaslara bir an evvel ve tam anlamıyla geçilmesi şeklinde
ifade edilebilir. Yüksek Meclisin büyük bir önem vererek uğraştığı
teşkilâtı esasiyede (Anayasa'da), milletin talebini karşılamak hepimizin
görevidir. Diger taraftan, hükûmetin görevi, gelişmiş ve medenî
yönetimin bütün gereklerini anlaşılır ve çok hızlı bir şekilde ülkemizin
tamamında uygulamak, aksaklıkları gidererek geliştirmektir.


Görevimizi, milletin arzularına uygun olarak yapabilmeyi bütün gönlümle temenni ederim.


Mustafa Kemal ATATÜRK

1 Mart 1924
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://ay-maral-can.yetkin-forum.com
AyMaRaLCaN
Admin
AyMaRaLCaN


Üyelik tarihi : 11/06/08

Mesaj Sayısı : 12267

Rep Gücü : 29249

Rep Puani : 235


29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  Empty
MesajKonu: Geri: 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı    29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  Icon_minitimePerş. Nis. 14, 2011 3:38 am

ATATÜRK DİYOR Kİ
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  29ekimcumhuriyetbayrami
Cumhuriyet; fikren, ilmen ve bedenen kuvvetli ve yüksek seciyeli muhafızlar ister.

Benim nâçiz vücudum birgün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.


Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.


Biz doğrudan doğruya milletseveriz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı, Türk topluluğudur.


Cumhuriyet fikir serbestliği taraftandır. Samimî ve meşru olmak şartıyla, her fikre hürmet ederiz. Her kanaat bizce muhteremdir.


Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir.


Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir.


Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir.


Bugünkü hükümetimizin, devlet teşkilatımızın doğrudan doğruya milletin
kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır
ki onun adı Cumhuriyettir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki
ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://ay-maral-can.yetkin-forum.com
AyMaRaLCaN
Admin
AyMaRaLCaN


Üyelik tarihi : 11/06/08

Mesaj Sayısı : 12267

Rep Gücü : 29249

Rep Puani : 235


29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  Empty
MesajKonu: Geri: 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı    29 Ekim Cumhuriyet Bayramı  Icon_minitimePerş. Nis. 14, 2011 3:40 am

ONUNCU YIL MARŞI

Çıktık açık alınla on yılda her savaştan;

On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan.
Başta bütün dünyanın saydığı Başkumandan;
Demir ağlarla ördük Anayurdu dört baştan.

Türk'üz Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi

Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri.

Bir hızla kötülüğü geriliği boğarız,

Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız
Türk'üz bütün başlardan üstün olan başlarız;
Tarihten önce vardık, tarihden sonra varız.

Türk'üz Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,

Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri.

Çizerek kanımızla öz yurdun haritasını,

Dindirdik memleketin yıllar süren yasını.
Bütünledik her yönden İstiklâl kavgasını,
Bütün dünya öğrendi Türklüğü saymasını.

Türk'üz Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,

Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri.

Örnektir milletlere açtığımız yeni iz,

İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış kitleyiz.
Uyduk görüşte bilgiye, gidişte ülküye, biz;
Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz.

Türk'üz Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi,

Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde Türk ileri.

Behçet Kemal ÇAĞLAR
CUMHURİYETİN 50. YIL MARŞI

Müjdeler var yurdumun toprağına taşına.
Erdi Cumhuriyetim elli şeref yaşına.
Bu rüzgârla şahlanmış dalga dalga bayrağım.
Başka bir tuğ yaraşmaz Türk'ün özgür başına.

Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu.
******'ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu.
Yıllan bir çığ gibi aşarak hafta hafta
Koşuyoruz durmadan kadın - erkek bir safta...

Elimizde meşale, ilke ******,
Işıklarla donattık ülkeyi her tarafta...
Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu,
******'ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu.

Aynı kandan feyz alır bunca toprak, bunca taş.
Kılıç tutan bilekler, verdi sabanla savaş.
Tekniğin dev nabzında her adım, her dakika,
Çarklarda aynı tempo, yüreklerde aynı marş.

Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu,
******'ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu.
Biz yürekten bağlıyız elli yıldır bu yola.
"Yurtta barış" ilk hedef. "Cihanda sulh" parola.

Koparamaz hiçbir güç bizi millî birlikten,
Ata'mızın izinde koşuyoruz kol kola...
Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu,
******'ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu.

Yaşasın hür ulusum, soylu gencim, benliğim,
Yaşasın şanlı ordum, sarsılmaz güvenliğim.
Ersin elli yıllarım nice mutlu çağlara.
Örnek olsun cihana devletim, düzenliğim.

Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu,
******'ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu.

Bekir Sıtkı ERDOĞAN





10. YIL NUTKU

Türk Milleti;
Kurtuluş savaşına başladığımızın onbeşinci yılındayız. Bugün, Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu, en büyük bayramıdır.
Kutlu olsun.

Yurtdaşlarım,
Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk Kültürü olan, Türkiye
Cumhuriyetidir. Buradaki muvaffakiyeti Türk milletinin ve onun değerli
ordusunun bir ve beraber olarak, azimkarane yürümesine borçluyuz. Fakat
yaptıklarımızı asla kafi göremeyiz çünkü daha çok ve daha büyük işler
yapmak mecburiyetinde ve azmindeyiz. Yurdumuzun, dünyanın en mamur ve
medeni memleketleri seviyesine çıkaracağız. Milletimizi en geniş refah,
vasıta ve kaynaklarına sahip kılacağız. Milli kültürümüzü, muasır
medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız. Bunun için, bizde zaman ölçüsü
geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil; asrımızın sürat ve
hareket mefhumuna göre düşünülmelidir. Geçen zamana nisbetle, daha çok
çalışacağız. Daha az zamanda, daha büyük işler başaracağız. Bunda da
muvaffak olacağımıza şüphem yoktur. Çünkü Türk milletinin karakteri
yüksektir. Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir. Çünkü, Türk
milleti, milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve
çünkü, Türk milletinin, yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda,
elinde ve
kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir. Şunu da ehemmiyetle tebarüz
ettirmeliyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin tarihi
bir vasfı da, güzel sa’natları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun
içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını,
fıtri zekasını, ilme bağlılığını güzel san’atlara sevgisini, milli
birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle
besliyerek inkişaf ettirmek, milli ülkümüzdür. Türk milletine çok
yaraşan bu ülkü, onu, bütün beşeriyette hakiki huzurun temini yolunda,
kendine düşen medeni vazifeyi yapmakta, muvaffak olacaktır.
Bugün, aynı inan ve kat’iyetle söylüyorum ki, milli ülküye, tam bir
bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin, büyük milletinin, büyük
millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha
tanıyacaktır. Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük
medeni vasfı ile, atinin yüksek medeniyet ufkunda, yeni bir güneş gibi doğacaktır.
Türk Milleti;
Ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük bayramını, daha büyük
şereflerle saadetlerle huzur ve refah içinde kutlamanı, gönülden
dilerim.

Ne mutlu Türküm diyene.!







Cumhuriyet konulu güzel sözler

* Demokrasi ilkesinin en yeni ve akılcı uygulamasını sağlayan hükümet biçimi cumhuriyettir.

* Türk ulusunun yaratılışına en uygun olan yönetim cumhuriyettir.

* Cumhuriyet erdeme dayanan bir yönetimdir.

* Cumhuriyet düşünce, beden ve bilim bakımından güçlü koruyucular ister.

* Cumhuriyet fazilettir.

* Cumhuriyet idaresi, faziletli, namuslu insanlar yetiştirir.

* Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.

* Cumhuriyette söz, millet tarafından seçilmiş meclistedir.

• Gençler cumhuriyeti biz kurduk,onu siz yaşatacak ve idare ettireceksiniz

• Türk ulusunun yaratılışına ve bilgisine en uygun yönetim şekli cumhuriyet yönetimidir.

• Türkiye cumhuriyeti yalnız 2 şeye güvenir biri ulus kararı,diğeri en
acıklı ve güç koşullar içinde dünyanın beğenilerine hak kazanan ordumuz
kahramanlığında,bu iki şeye güvenir,

• Bu ulus,bu ülke yeni rejim üzerinde dünyanın en makul varlığı olacaktır,ben bunu kendi gözümle görmeden ölmeyeceğim.

• Cumhuriyet,mütefekkir,bilgili,kültürlü,sağlam,vücu tlu ve yüksek karakterli ister.

• Arkadaşlar önemle ve ciddiyetle beyan ederim ki, T.C kutsal tanıdığı
bağımsızlığını ve egemenliğini savunmada hoşgörülü olamaz.

• Benim ölümlü vücudum bir gün elbet toprak olacaktır.fakat,Türkiye
cumhuriyeti sonsuza kadar ayakta kalacak ve Türk ulusu güven ve
mutluluğunu sağlayan ilkelere uygarlık yolunda yürümeye devam edecektir.

• Cumhuriyet rejimi demek,demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir.

• Öğretmenler,cumhuriyet sizden fikri hür,vicdanı hür,irfanı hür nesiller ister.

• Cumhuriyetin dayanağı Türk toplumudur.

• Ey Türk gençliği,birinci vazifen,Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve muafa etmektir.











******’ün cumhuriyetle ilgili sözleri

• “Türkiye devletinin şekl-i hükûmeti cumhuriyettir.”

• Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir. (1924)

• Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. (1933)

• Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. (1925)

• Bugünkü hükümetimizin, devlet teşkilatımızın doğrudan doğruya milletin
kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır
ki onun adı Cumhuriyettir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki
ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir. (1925)

• Türk Milletinin tabiatına ve geleneklerine en uygun olan yönetim, cumhuriyet yönetimidir

• Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslariyle, Türk milletini emin ve sağlam
bir istikbal yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı
güvenlik itibariyle, büsbütün yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur. 1936
(******'ün S.D. I, S. 372)

• Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır. 29 Ekim 1923 (Nutuk II, S. 814-15)

• Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet
bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her
tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için
lâzım olanı yapmağa hazırız. 1923 (******'ün S.D. III, S. 71)

• Onlar, kolaylıkla anlayacaklardır ki, çürümüş bir hanedanın, halife
unvanıyla başının üstünden zerre kadar uzaklaşmasına imkân kalmayacak
surette muhafazasının mecburî kılan bir devlet şeklinde, cumhuriyet
idaresi ilân olunsa bile, onu yaşatmak mümkün değildir. 1927 (Nutuk II,
S. 831)

• Bugünkü hükûmetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan doğruya milletin
kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet teşkilâtı ve hükûmettir
ki, onun ismi Cumhuriyettir. Artık hükûmet ile millet arasında mazideki
ayrılık kalmamıştır. Hükümet millettir ve millet hükûmettir. Artık
hükûmet ve hükûmet mensupları kendilerinin milletten ayrı olmadıklarını
ve milletin efendi olduğunu tamamen anlamışlardır. 1925 (******'ün S.D.
II, S. 230)

• Son senelerde milletimizin fiilen gösterdiği kabiliyet, istidat,
idrak, kendi hakkında kötü fikir besleyenlerin ne kadar gafil ve ne
kadar tetkikten uzak görünüşe düşkün insanlar olduğunu pek güzel ispat
etti. Milletimiz haiz olduğu özelliklerini ve liyakatini hükûmetinin
yeni ismiyle medeniyet dünyasına daha çok kolaylıkla göstermeğe muvaffak
olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti, cihanda işgal ettiği mevkiye lâyık
olduğunu eserleriyle ispat edecektir.

• Temeli büyük Türk milletinin ve onun kahraman evlâtlarından mürekkep
büyük ordumuzun vicdanında akıl ve şuurunda kurulmuş olan
Cumhuriyetimizin ve milletin ruhundan mülhem prensiplerimizin bir
vücudun ortadan kaldırılması ile bozulabileceği fikrinde bulunanlar, çok
zayıf dimağlı bedbahtlardır. Bu gibi bedbahtların, Cumhuriyetin adalet
ve kudret pençesinde lâyık oldukları muameleye maruz kalmaktan başka
nasipleri olmaz. Benim naçiz vücudum birgün elbet toprak olacaktır,
fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşıyacaktır. Ve Türk milleti emniyet
ve saadetinin kefili olan prensiplerle medeniyet yolunda, tereddütsüz
yürümeğe devam edecektir. 1926 (******'ün S.D. III, S. 80)

• Gelecek nesillerin Türkiye de Cumhuriyetin ilanı günü, ona en
merhametsizce hücum edenlerin başında, cumhuriyetçiyim iddiasında
bulunanların yer aldığını görerek şaşıracaklarını asla farz etmeyiniz!
Bilâkis, Türkiye'nin münevver ve cumhuriyetçi çocukları, böyle
cumhuriyetçi geçinmiş olanların hakikî zihniyetlerini tahlil ve tesbitte
hiç de tereddüde düşmeyeceklerdir.

• Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir.
Biz Cumhuriyeti kurduk, o on yaşını doldururken demokrasinin bütün
icaplarını sırası geldikçe uygulamaya koymalıdır. 1933 (Afetinan,
****** Hakkında B. H., S. 251)

• Cumhuriyet düşünce serbestliği taraftarıdır. Samimî ve meşru olmak
şartiyle her fikre hürmet ederiz. Her kanaat bizce muhteremdir. Yalnız
muarızlarımızın insaflı olması lâzımdır. 1923 (******'ün S.D. III, S.
71)

alintidir..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://ay-maral-can.yetkin-forum.com
 
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ramazan ve Hikmeti

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: ****** Kösesi..-
Buraya geçin: