Hosgeldiniz.... AyMaRaLCaN Bilgi Paylasim Platformuna..... Cay Isterseniz ( Hayali Büfe ) Smile Sagda Büfemiz Var Buyurun Bir Bardak Alin Afiyetle Icin Seker Bitmis ise Lütfen Zile Tiklayin Servisimiz Yardimci Olacaktir..... ..Keyifli Seyirler Dilerim Smile Bye ...
Yazar ---- > Wink AyMaRaLCaN
Hosgeldiniz.... AyMaRaLCaN Bilgi Paylasim Platformuna..... Cay Isterseniz ( Hayali Büfe ) Smile Sagda Büfemiz Var Buyurun Bir Bardak Alin Afiyetle Icin Seker Bitmis ise Lütfen Zile Tiklayin Servisimiz Yardimci Olacaktir..... ..Keyifli Seyirler Dilerim Smile Bye ...
Yazar ---- > Wink AyMaRaLCaN
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGüncel KonularGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
En son konular
»  Acilinden Kaciyorum ...Görüsmek Umudu Ile <---- Bye
 Türk denizaltıcılığının doğuşu Icon_minitimeCuma Ara. 14, 2012 7:05 am tarafından AyMaRaLCaN

» Bir Sarkisin Sen
 Türk denizaltıcılığının doğuşu Icon_minitimeCuma Ara. 14, 2012 7:03 am tarafından AyMaRaLCaN

» MerHaba MerHaba :)
 Türk denizaltıcılığının doğuşu Icon_minitimeCuma Ara. 14, 2012 6:58 am tarafından AyMaRaLCaN

» Azerbaycan Yemekleri,Azerbaycan Yemek Kültürü,Azerbaycan Mutfağı
 Türk denizaltıcılığının doğuşu Icon_minitimeCuma Ara. 14, 2012 6:49 am tarafından AyMaRaLCaN

» ORHAN AFACAN SIIRLERI Tas Atan Cocuklar
 Türk denizaltıcılığının doğuşu Icon_minitimeCuma Kas. 30, 2012 7:48 am tarafından AyMaRaLCaN

» Aşık Mahzuni Şerif - Bu Mezarda Bir Garip Var
 Türk denizaltıcılığının doğuşu Icon_minitimeCuma Kas. 30, 2012 3:51 am tarafından AyMaRaLCaN

» Aşık Mahzuni Şerif - Bizden Geriler (Gam Kasavet)
 Türk denizaltıcılığının doğuşu Icon_minitimeCuma Kas. 30, 2012 3:49 am tarafından AyMaRaLCaN

» Aşık Mahzuni Şerif - Benim Hayatım
 Türk denizaltıcılığının doğuşu Icon_minitimeCuma Kas. 30, 2012 3:48 am tarafından AyMaRaLCaN

» Aşık Mahzuni Şerif - Babasını (Bir Fakirin Hatırını)
 Türk denizaltıcılığının doğuşu Icon_minitimeCuma Kas. 30, 2012 3:46 am tarafından AyMaRaLCaN

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Istatistikler
Toplam 7 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: AyBüke

Kullanıcılarımız toplam 28063 mesaj attılar bunda 19753 konu
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
Similar topics
    Sosyal yer imi
    Sosyal yer imi reddit      

    www.ay-maral-can.yetkin-forum.com

    Sosyal bookmarking sitesinde adresi saklayın ve paylaşın
    En bakılan konular
    Acilinden Kaciyorum ...Görüsmek Umudu Ile <---- Bye
    Türkmenistan (3) - Türkmen İsimleri
    Sinezenler..Sözleri
    Bir Sarkisin Sen
    Azərbaycan dili → Bəzi sait səslərin tələffüzü
    Radyo icin Tema Resimleri Resimler Resim
    MerHaba MerHaba :)
    ŞİİR DİNLETİSİ SUNU METNİ
    Çok Güzel Kalp Resimler,i Güller ve Kalpler,
    Azerbaycan Bayragi

     

      Türk denizaltıcılığının doğuşu

    Aşağa gitmek 
    YazarMesaj
    AyMa®aLCaN
    Admin
    AyMa®aLCaN


    Üyelik tarihi : 11/03/11

    Mesaj Sayısı : 1651

    Rep Gücü : 3498

    Rep Puani : 51


     Türk denizaltıcılığının doğuşu Empty
    MesajKonu: Türk denizaltıcılığının doğuşu    Türk denizaltıcılığının doğuşu Icon_minitimeSalı Ocak 17, 2012 10:53 pm

    Türk denizaltıcılığının doğuşu



    ÜRK DENİZALTICILIĞININ DOĞUŞU

    Tümamiral (e.) M.Doğan HACİPOĞLU

    İnsanoğlunun deniz sathının altıyla ilgilenmesi ve bir su altı teknesi inşa etme rüyasının izleri milattan öncelere kadar gerilere gitmektedir.Büyük İskender’in camdan yaptırdığı bir dalma çanı ile yaklaşık MÖ 333’de Ege Denizinde daldığı rivayet edilir. Arap tarihçisi Bahaeddin 1150 yılında Akka’nın muhasarasında su altından giden bir tekneden faydalanarak şehre girildiğini yazıyor. Leonardo Da Vinci’nin de su altı tekneleri tasarladığını, hatta 1500’de kendi yaptığı bir botla daldığını belirten eserler mevcuttur.

    Osmanlılarda kayıtlara geçmiş ilk su altı teknesi olarak, her halde Padişah III Ahmed’in[1] 4 şehzadesi (Süleyman, Mehmed, Mustafa ve Bayazıt ) ile 5000 fakir çocuğun sünnet ettirilmesi münasebetiyle tertiplenen eğlenceler için tersanenin baş mimarı İbrahim efendi tarafından yapılan 3 çifte piyadeye[2] muadil, suya dalıp çıkan timsah şeklindeki tekneyi gösterebiliriz. Zamanın şairlerinden Seyyid Vehbi’nin yazmış olduğu ve minyatür ve süsleme sanatçısı Abdülcelil Levni’nin minyatürleriyle resimlenmiş Surname[3]-i Vehbi adlı mensur eserde anlatıldığına göre; sünnet şenliklerinin 13.cü gününde Haliç’te Aynalıkavak kasrının önüne gelen timsah burada suya dalarak gözden kaybolur ve padişahın çocuklarıyla oturduğu tersane bahçesinde kurulmuş otağ çadırı önünde yeniden su üstüne çıkar. Halk timsahın açılan ağzından pilav ve zerde taşıyan 5 çenginin çıkışını ve canavarın sırtında oynamaya başlamalarını hayretle izlemiştir. Olayın tarihi çeşitli kaynaklarda farklılık arzetmekteyse de sünnet şenliklerini daha ziyade müverrih (tarihçi) Raşid’in yazdıklarına dayanarak anlatan Avusturyalı tarihçi Hammer’in yazdıklarına göre şenliklerin 1720 yılında 19 Eylül’den 4 Ekim’e kadar sürdüğü anlaşılıyor[4]. Ancak tarihi 1719 sonbaharı olarak yazanlar da vardır.

    Biz Türkler bir silah olarak denizatlıya ilk defa Sultan II Abdülhamid devrinde sahip olduk. Osmanlı Donanmasına denizaltıların girişini açıklamak için denizaltı dizayner ve inşacıları Garrett ve Nordenfelt’in çalışmalarına kısaca göz atmamız gerekir.

    Hem mühendislik eğitimi almış hem de Anglikan bir din adamı( Curate ) olan Manchesterli Reverend George William Garrett 1877’de bir dalgıç elbisesi icat ettikten sonra askeri uygulama alanında denizaltı teknolojisine ilginin artacağını düşünerek Manchesterli bir iş adamının 10.000 sterlin vermesi ile Submarine Navigation and Pneumataphore[5] Company Limited’i kurdu. 1878’de rahip olan babasının da desteği ile 14 kadem boyunda 4.5 tonluk ve pervanesi kol gücü ile çevrilen iğ (spindle) şeklinde Resurgam adını verdiği bir denizaltı inşa etti.Bu botun personeli bir kişi olup kendisi idi. Bunu 1879’da Birkenhead’de inşa ettiği yine Resurgam adını taşıyan 45 kadem boyunda, deplasmanı satıhta 30 ton, dalmışken 38 ton olan ve pervanesi bir stim makinesi ile döndürülen bir denizaltı takip etti.[6] Dalmadan önce kazan söndürülüyor, depo edilen basınçlı stim ile botun su altında seyri sağlanıyordu. Mürettebatı 3 kişi idi. Dalmış durumda botun tulani dengesi tatminkâr bir şekilde sağlanamasa da tecrübelerden oldukça başarılı sonuçlar alındı. Ancak Resurgam tanıtılmak amacıyla İngiliz donanmasının 1880’deki Spithead resmigeçidine katılmak üzere Şubat ayında fırtınalı bir havada yedekte olarak Portsmouth’a götürülürken yedek halatının kopması neticesi 3 kişilik personeli ile birlikte North Wales açıklarında battı[7].

    Bilahare Garrett maddi imkân sağlayarak denizaltı geliştirme çalışmalarına devam edebilmek için 1867’de İsveç’ten İngiltere’ye göç etmiş ve Nordenfelt Gun and Ammunition Company Limited adlı bir şirket kurmuş olan silah dizayneri, milyoner Thorsten Nordenfelt ile ortaklık kurdu[8]. Nordenfelt 1870’den itibaren İngiliz Bahriyesinde resmen üretimine geçilmiş ve su üstü gemilerinde kullanımı yayılmaya başlamış olan Whitehead torpidolarını da göz önüne alarak, Resurgam’ın dizayn özelliklerini haiz fakat daha geliştirilmiş ve aynı zamanda torpido da atabilen bir denizaltı yapılırsa bunun harp bahriyelerinin ilgisini çekeceğini, dolayısıyla ticari şansının da büyük olacağını umuyordu. İşte Garrett ile bu düşüncesini gerçekleştirebilmek için anlaştı. 1885’te Garrett’in yeni dizaynını esas alarak İsveçte( Stokholm’de ) ilk denizatlısını inşa ettirdi. Denizaltı püro şeklinde 64 kadem boyunda, 9 kadem genişliğinde, 11 kadem derinliğinde ve deplasmanı da 60 tondu. Resurgam’da olduğu gibi bottaki kömürle çalışan stim kazanı dalıştan önce söndürülüyor, depo edilen tazyikli stimle çalıştırılan stim makinesi vasıtasıyla botun tek pervanesi döndürülüyordu. Bot içindeki hava 3 kişilik mürettebata 6 saat yetiyordu. Pervaneyi çevirenin dışında botta 2 stim makinesi daha vardı. Bunlar da botun her iki bordasında bulunan ve ufki olarak yerleştirilmiş birer pervaneyi çeviriyorlardı. Görevleri gemiyi daldırmak ve istenen derinlikte tutmaktı. Eğer bunlar her hangi bir nedenle görevini yapamazsa botu derhal otomatik olarak satha çıkaracak bir tertibat da mevcuttu. Botun üstünde ve vasatında kule görevi gören cam bir kubbe ( dome ) bulunuyordu. Dizayn hesaplarına göre satıhta 160 mil dalmışken 15 mil menzile sahipti. Azami dalış derinliği de 50 kadem idi. İlk tecrübelerde karbon monoksit sızmaları gibi başlangıçta karşılaşılan bir takım problemlerin çözümünü müteakip botun baş tarafına bir torpido kovanı ve bir Nordenfelt topu monte edildi.

    Bilahare Nordenfelt I olarak anılacak botun gözlemciler huzurunda tanıtım ve resmi tecrübeleri İsveç’te, Landskrona’da yapıldı. Nordenfelt tecrübelere davet için diğer ülkelerle birlikte Osmanlı Bahriyesine de 29 Haziran 1885’de bir mektup göndermişti. Zamanın Bahriye Nazırı Müşir( Büyük Amiral ) Bozcaadalı Hasan Hüsnü Paşa da yurda dönecek olan Berlin Deniz Ataşesi Binbaşı Halil beyi bu göreve göndermiştir. Halil bey 3-7 Ekim 1885’de Landskrona’da bulunan denizaltıyı limanda incelemeyi müteakip botun denizdeki tecrübelerine bir su üstü gemisinden ( Eda Ganbotu) izlemek suretiyle katılmıştır. Tecrübelere Avrupa ülkelerinin hemen hemen hepsinden, Japonya ve Brezilyadan askeri temsilciler yanında Galler Prensi, Danimarka Kralı ve Kraliçesi, Rusya İmparatoriçesi, Danimarka Bahriye Nazırı gibi hanedan mensupları ve devlet adamları da iştirak etmişlerdir.

    Halil bey verdiği raporda özetle geminin tecrübeler sırasında en fazla 3.5 dakika tamamen su altında kaldığını, ilâve torpidolara ihtiyaç olduğunu, halihazır durumuyla kullanılmasının beklenen faydayı sağlamayacağını, tadile muhtaç ve geliştirilmesi gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca su altı süratinin düşüklüğünün akıntılı sularda müşkülât yaratacağını ve geminin tulani dengesini bozabileceğini ifade etmiştir.

    Garrett’in kaptan olarak katıldığı İngiltere’de devam eden diğer tecrübelerden sonra bu bota Yunanistan talip oldu ve 9000 sterline satın aldı. Yunan Bahriyesi tarafından Salamis körfezinde devam edilen tecrübelerin tatminkar olduğu belirtilmişse de denizaltının daha sonra her hangi bir faaliyetine rastlanmamıştır. Böylece Nordenfelt I dünyada pervaneli torpido taşıyan ve bunu bir torpido kovanından atabilen ilk denizaltı kabul edilmiştir[9].

    Bu sıralarda Yunanistan’ın Osmanlı Devleti aleyhine büyüme gayretleri artarak devam etmekte idi. 1877-78 Osmanlı-Rus harbinden yenik çıkmamız sonucu 1878’de imzalanan Ayastefanos ve Berlin antlaşmaları ile Osmanlı ülkesindeki hristiyan tebaalıların korunması ve bunlara pek çok hak ve imtiyazlar tanınması, Fener’deki patrikhanenin de teşvik ve önayak olmasıyla rum tebaanın Yunanistan’ın Osmanlı Devleti üzerindeki megalo-idea emellerine açıkça veya örtülü olarak yardımcı olmaya başlamasına imkân sağladı.Böyle bir siyasal ortamda Yunanistan’ın dünyada torpido atabilen ilk denizatlıyı satın alması Osmanlı tarafında endişe yarattı. 1886 başında çıkan bir irade-i seniye’de de, İngiltere’nin teşviki ile Yunanlılar’ın pek yakında Osmanlılar aleyhine kıyam edeceği, bu sebepten iki denizaltı gemisi sipariş edildiği yazıldır.

    Kontrat Nordenfelt’in şirketi ile 23 Ocak 1886 tarihinde imzalandı. Nordenfelt de denizaltı inşası için 1886 başlarında Barrow tersanesi ile güç birliği yaptı[10]. Denizatlıların özellikleri Ek-A’da belirtilmiştir. Çalışma sistemleri ve makine, teçhizat yönünden Nordenfelt I’e benzemekteyseler de bu botların Nordenfelt I’e nazaran en bariz farkları boyutları ve tonajları itibarıyla daha büyük olmaları ve daha derine dalabilmeleri, birer yerine ikişer torpido ve top taşımalarıydı. Beheri 11.000 sterlin olan denizatlıların bedeli hazine-i hassa’dan(padişahın şahsi serveti ve varidatından) ödenecekti. Gemiler kontrat tarihinden itibaren 2.5 ay içinde tamamlanıp demonte halde 10 gün zarfında İstanbul’a getirilecek ve İstanbul’da da 2.5 ayda monte edilerek teslim edilecek, gerekli işgücü Bahriyenin Haliç’teki tersanesinden (Taşkızak havuz fabrikalarından) sağlanacaktı. İlk denizaltı sandıklar içinde bir İngiliz ticaret gemisi(Trinidat)’ne Livepool’dan yüklenmek suretiyle 5 mayıs 1886 tarihinde İstanbul’a getirilmiştir. Bilahare diğeri de birincisi gibi sandıklanmış parçalar olarak İstanbul’a yollanmıştır. Bu denizatlılara her ne kadar bilahare Osmanlı Bahriyesi tarafından Abdülhamid ve Abdülmecid adları konulmuşsa da dünya denizaltı tarihinde sırasıyla Nordenfelt II ve Nordenfelt III olarak anılmışlardır. Denizaltılar 7 bölmeden oluşmaktaydı. Birinci botun dördüncü ve beşinci bölmelerinin birbirine bağlanması sırasında Garrett İstanbul’a gelerek yapılan işleri kontrol etmiş ve Nordenfelt I’in tecrübelerinde bulunmak üzere Yunanistan’a gitmiştir.

    İlk botun montajı tamamlanarak 6 Eylül 1886 tarihinde törenle denize indirilmiştir. 5 Şubat 1887 tarihinde de seyir ve dalış tecrübeleri gözlemciler huzurunda icra edilmiştir. Bu tecrübelere gemi personeli yanında Garrett ve Nordenfelt tarafından gönderilen mühendis ve uzmanlar da iştirak etmişlerdir.

    Gemi personeli 5 kişi olup kimlikleri aşağıdadır:

    Yüzbaşı Halil Develioğlu ( Komutan )

    Makine Önyüzbaşı ( Sağ Kolağası ) Ali

    Makine Teğmen ( Mülazım ) Mehmet Salim

    Çavuş Musa ( Ateşçi )

    Bu 5 kişi ilk denizaltıcılar olarak Türk denizaltıcılık tarihindeki mümtaz yerlerini almışlardır. Komutan hariç diğer personel daha sonra denize indirilecek olan Nordenfelt III (Osmanlı Donanmasındaki ismiyle Abdümecid)’de de görev almışlardır. İkinci botun ilk komutanı Yüzbaşı Tahir, ondan sonraki komutanı ise Yüzbaşı İsmettir.

    Tecrübeler sırasında denizaltının teknesi tamamıyla su içinde ve yalnız cam tarassut kulesi ( veya diğer bir ifade ile kubbesi/domu ) su üzerinde olduğu halde Aynalıkavak kasrı önünden Divanhane (şimdiki Kuzey Deniz Saha Komutanlığı binası ) önüne kadar seyir yapmış ve 3 defa tamamıyla dalarak gözden kaybolmuştur.Birinci gözden kayboluşu ve tamamıyla su içersinde kalışı 20 saniye, ikincisi 1 dakika 20 saniye, üçüncüsü de 50 saniye devam etmiştir. Tecrübelerde esas problemler olarak; botun dalmış durumda tulani( yani baş-kıç ekseninde ) dengesinin istikrarlı şekilde sağlanamadığı görülmüş , ayrıca su altı seyirleri çok kısa olmuş dolayısıyla tespit edilen su altı süratinin de şartnameye uygunluğuna karar verilememiştir.

    Tecrübelerin tatminkâr bulunmaması üzerine Garrett’in de önerisine uyularak bot, üzerinde çalışılması ve görülen eksiklerinin tamamlanması için kızağa alınmıştır.Garrett tecrübelerden sonra ülkesine gitmişse de, şartnameye göre botun teslimindeki gecikmeler nedeniyle Osmanlı tarafının şikayetleri üzerine, durumu incelemek ve dalış tecrübesi yapmak için 2 Haziran 1887’de geri dönmüştür. Bu arada diğer botun da montajı bitirilerek 4 Ağustos 1887’de denize indirilme töreni yapılmıştır.

    Haliç’te ve Sarayburnu ile Üsküdar arasında Garrett’in de iştiraki ile yapılan birinci botun dalış, hedefe su üstünden ve su altından torpido atış tecrübelerinden sonra 1888 başında İzmit körfezinde de tecrübelere devam edilmiştir. Bot 11 Ocak 1888’de İstanbul’dan hareketle satıhtan 53 mil kat ederek 6.5 saatte İzmit’e varmıştır. Ferik Ahmet Râtıp Paşa başkanlığında tecrübelere katılacak heyet de Selanik vapuru ile İzmit’e gitmiştir. 13 Ocak 1888’de bot su üstünde sadece cam kubbesi görülebilir durumdayken 200 yardaya ayar edilen torpidosunu hedef gemisi olarak kullanılan Selanik’e atmış, torpido kovanı normal olarak terk etmiştir. 14 Ocak gecesi de Selanik’e 600 yardadan tanziri bir torpido hücumu yapmıştır.15 Ocak’ta icra edilen dalış ve su altı seyir tecrübelerinde ise tatminkâr sonuçlar alınamamıştır. 21 Ocak 1888’de, Nordenfelt III de ( Garrett de gemide bulunmak suretiyle ) İzmit’e intikal ettirilmiştir. 23 Ocakta Nordenfelt II’nin her iki Nordenfelt topu ile atış tecrübeleri yapılmış, aynı gün Nordenfelt III de dalış ve su altında seyir tecrübeleri yapmış, ilk botta karşılaşılan problemlerin bu botta da bulunduğu görülmüştür. 7 Şubatta tecrübelere son verilerek İstanbul’a dönülmüştür.

    Tecrübeleri izleyen ve değerlendiren heyet tarafından hazırlanan raporda ve Bahriye Nazırı Hasan Paşa’nın bu raporla birlikte Sadaret’e sunduğu kendi görüşlerini belirttiği yazısında özetle; gemilerin su üstü seyirlerinin görevlerini icra etmesine uygun olduğu dolayısıyla torpidobotlara nazaran daha zor görülebildiklerinden liman ağızları gibi mahallerin savunulması bakımından kullanılmalarının faydalı olacağı ancak su altı seyirlerinin esas olarak tulani denge yönünden emniyetsiz ve kontrat hükümlerine uygun olmadığı, geliştirilmesi ve tamamlanması gereken hususlar olduğu, personelin gerekli bilgi, meleke, maharet kazanmaya ve eğitime ihtiyacı olduğu belirtilmiştir[11].

    Garrett ise denizatlıların su üstü gemilerine nazaran sahip oldukları büyük avantajlardan bahsederek konratın mübalaalı hazırlandığını ancak gemi personelinin henüz tecrübesiz ve eğitime muhtaç olduğunu savunmuştur. Neticede Nordenfelt şirketi adına Garrett ve Bahriye Nazırı Hasan Paşa arasında 5 maddelik bir devir teslim protokolu imzalanarak Osmanlı Bahriyesi iki denizatlıyı teslim almıştır. Protokolda özetle personele denizatlıların kullanılış usüllerini açıklayıp eğitim yaptıracak iki uzmanın maaşları Osmanlı Bahriyesi tarafından ödenmek üzere gönderileceği, Garretts’e fahri binbaşılıklık[12] rütbesi verildiği, kendisinin her yıl bir ay İstanbul’a gelerek bu sürede ücretsiz olarak personelin gemilerini kullanmadaki gelişmesini kontrol edeceği, bu konuda gerekli önlemleri alacağı ve düzenlemeleri yapacağı, harp halinde ise Osmanlı Bahriyesi’ne ücret almadan hizmet edeceğini taahüt ettiği belirtilmiştir.

    22 Mart 1888 tarihinde de Padişahın irade-i seniyesi üzerine gemilerin resmi işlem ve kabulleri ile Binbaşı Garrett tarafından iki denizaltıya Türk bayrağı çekilerek Osmanlı Donanmasına katılışları yapılmış, Nordenfelt II’ye Abdülhamid ve Nordenfelt III’e de Abdülmecid isimleri verilmiştir.

    Bu denizatlıların her ne kadar emniyetli su altı seyri yapabilecek teknik vasıflara sahip olmadıkları tespit edilmişse de, su altından hedefe torpido atan ilk denizaltılar olarak dünya denizaltıcılık tarihinde yer aldıklarını da belirtmeliyiz.

    Donanmasına denizaltı silahını dünyanın önde gelen denizci devletlerinin bir çoğundan daha önce katmış olmasına rağmen[13], maalesef Osmanlı Bahriyesi denizaltı gemisinin denizci ülkelerin bahriyelerinde kısa zamanda artan önemini kavrayamadı dolayısıyla bu silaha gereken önemi de vermedi. Muhakkak ki bu dönemde devletin çöküş ve parçalanma sürecinde başta sanayi, teknoloji ve ekonomi olmak üzere güçsüzleşmesinin devam etmesi ve II Abdülhamid’in bir bütün olarak donanmaya karşı menfi tutumu ve donanmanın bazı tören günleri hariç adeta Haliç’e hapsedilmiş duruma düşürülmesi de Osmanlı Bahriyesinde denizaltıların gelişememesinde rol oynamıştır. Netice olarak denizaltılar üzerinde gerekli araştırma ve geliştirme çalışmaları yapılmadı. Gemiler zaman içinde kullanılmaz hale düştü, Haliç’te (Sütlüce’de ) torpidobotlara mahsus kızaklara çekilerek çürümeye terk edildi.[14] II Meşrutiyetin ilânından sonra da 1910 yılında hurda demir fiyatına hurdacılara satıldı. I Dünya Harbinde müttefikimiz Almanya’nın ve düşmanlarımız İngiltere ve Fransa’nın (hatta Avustralya’nın) denizaltıları bizim denizlerimizde, boğazlarımızda ve sahillerimiz yakınlarında yoğun şekilde harekât yaparken (Her iki taraf da her ne kadar bazı denizaltı kayıpları vermiş ve başarısızlıklarla karşılaşmışlarsa da denizatlılarla pek çok ticaret ve savaş gemisi batırmışlardır.[15]) Osmanlı Bahriyesinin savaş içinde Fransızlardan ele geçirilen Turquoise ( Müstecip Onbaşı ) denizatlısı hariç tek bir denizatlısı dahi bulunmuyordu.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
    AyMa®aLCaN
    Admin
    AyMa®aLCaN


    Üyelik tarihi : 11/03/11

    Mesaj Sayısı : 1651

    Rep Gücü : 3498

    Rep Puani : 51


     Türk denizaltıcılığının doğuşu Empty
    MesajKonu: Geri: Türk denizaltıcılığının doğuşu    Türk denizaltıcılığının doğuşu Icon_minitimeSalı Ocak 17, 2012 10:54 pm

    [1] III Ahmed’in 31 çocuğu olmuştur

    [2] Narin yapılı bir çeşit kayık

    [3] Surname: Divan edebiyatında şehzadelerin sünnet düğünleriyle hanım sultanların doğum ve evlenme törenlerini anlatan eserlere verilen ad.

    [4] Hammer şenliklerin Sirke Osman Paşa ile Padişahın yeğeni Ummetullah Sultanın 15 Eylül 1720 (12 Zi’l-ka’de 1132) tarihinde yapılan düğününden 4 gün sonra başladığını ve 16 gün sürdüğünü yazıyor. Bakınız: Osmanlı Devleti Tarihi (Geshichte des Osmanischen Reiches), Baron Joseph Von Hammer Purgstall,14. Cilt, 64. Kitap

    [5] Pneumataphore. Havanın içinden karbondioksidi çıkaran bir cihaz.

    [6] Bu denizaltının kullanılmış kâğıt ve mektup zarfları üzerine çizilmiş dizayn resimleri Gosport’taki İngiliz Bahriyesinin Denizaltı Müzesindedir.

    [7] Ancak 1996 yılında denizaltının battığı bölgedeki su altı araştırmaları sonucu enkazı bulundu.

    [8] Nordenfelt kurduğu şirket ile Palmcrantz makineli tüfeklerinin geliştirilmesini keza 37 mm.’den 57mm.’ye kadar antitorpidobot toplarının dizayn ve imalatını yapmaktaydı. 1888’de şirketi Maxim ile birleşti.

    [9] O zamanlar bu gün klasik torpido dediğimiz güdümlü olmayan ve kendi pervanesi ile hareket eden torpidolara auto-motive veya auto-mobile(İngilizce “self-propelled” manasına gelmek üzere) torpido deniliyordu. Çünkü daha önce bir sırık ucuna bağlanan fünyeli patlayıcı maddeden oluşan ve örneğin ABD iç harbinde Hunley denizatlısının kullandığı silaha gönder torpidosu(spar torpedo) ismi verilmişti.Diğer taraftan; hemen hemen bütün 19. yüzyıl boyunca, denizde kullanılan bir patlayıcı madde ve bir patlatıcı(fünye)’dan oluşan ve bu günkü anlayışımıza göre deniz mayını diyebileceğimiz düzeneğe torpido denilmiştir.

    [10] Nordenfelt II bu tersanenin inşa ettiği ilk denizaltıdır. Halen İngiltere’nin yegane denizaltı inşa eden tersanesi olan Barrow tersanesi, günümüzde BAE Systems Submarines’e bağlı olarak İngiliz Bahriyesinin yeni tip nükleer denizatlısı olan Astute sınıfı denizatlıları (Astute, Ambush, Artful) inşa etmektedir.

    [11] Raşit Metel’in Türk Denizaltıcılık Tarihi(I. Cilt) S. 22’de yazdığına göre; Başvekâlet Arşivi Yıldız Hususi, sene 1305, numara 687’de İzmit’te tecrübeleri izleyen heyetin raporu ve numara 777’de de Bahriye Nazırının yazısı bulunmaktadır.

    [12] Yabancı neşriyatta Garrett’in rütbesi “Commander” olarak belirtilmektedir. İngiliz ve ABD bahriyelerinde Commander rütbesinin bizim bahriyemizdeki bu günkü karşılığı “Yarbay”dır.

    [13] Fransa 1899’da, ABD 1900’da, İngiltere 1901’de, Japonya 1904’te, Almanya ve Hollanda da 1906’da denizaltı gemilerini donanmalarına kattılar.

    [14] Erol Mütercimler “Destanlaşan Gemiler” adlı kitabında denizatlıların başarılı torpido atışlarının II Abdülhamid’in vehmine dokunduğu için kızağa çekilip çürümeye mahkum edildiklerini yazıyor. (Bakınız: Destanlaşan Gemiler, Sayfa 22, Kastaş A. Ş. Yayınları, İstanbul,Şubat, 1987 )

    [15] Sadece Çanakkale Boğazı ve Gelibolu Yarımadası bölgesindeki denizaltı harekâtından birkaç örnek verirsek; İngiltere tarafında B-11’in Çanakkale Boğazında, 13 Aralık 1914’te Mesudiye muharebe gemimizi, E-11’in de Bolayır önlerinde, 8 Ağustos 1915’de Barbaros muharebe gemimizi batırmalarını, Almanya tarafında ise, U-21’in İngiliz muharebe gemisi Triumph’u 25 Mayıs 1915’te Arıburnu güneyinde, Kabatepe önlerinde ve diğer bir İngiliz muharebe gemisi Majestic’i de 27 Mayıs’ta Seddülbahir, Teke Burnu önlerinde batırmasını zikredebiliriz.

    [16] Aslında I. Dünya Harbi başlamadan 29 Nisan 1914’te İngiltere’ye ( Vickers Ltd.’in Newcastle-upon –Tyne’daki tersanesine ) 31 Mayıs ve 30 Haziran 1915’te teslim edilmek üzere 2 adet ve 30 Nisan 1914’te de Fransa’ya ( Schneider&Cie şirketinin Chalons-sur-Soane tersanesine ) 30 Nisan ve 31 Temmuz 1916’da Toulon’da teslim edilmek üzere 2 adet olmak üzere 4 denizaltı sipariş edilmişti.Ancak savaşa Almanya tarafında iştirak edeceğimizi değerlendiren İngiltere ücreti ödenmiş ve inşaatı tamamlanmış ve teçhizi bitirilmek üzere olan muharabe gemimiz Sultan Osman’a el koymasından bir gün sonra, 3 Ağustos 1914’te denizatlıların inşaatını durdurdu ve bilahare el koydu. Bu botlar daha sonra tamamlanıp E-25 ve E-26 isimleri verilerek İngiltere Bahriyesine katıldılar. Fransa da Osmanlı Donanmasının 29 Ekim 1914’te müttefiki olan Rusya’nın Karadenizdeki harp ve ticaret gemilerine ve bazı limanlarına taaruzunu müteakip 5 Kasım 1914’te Denizaltı siparişlerini iptal etti.
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
     
    Türk denizaltıcılığının doğuşu
    Sayfa başına dön 
    1 sayfadaki 1 sayfası
     Similar topics
    -

    Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
     :: Türk Tarihi-
    Buraya geçin: