****** ve fransiz sefiri
Fransada çok meshur bir sözlük vardir Larousse.
Burda bir kelime var "décapiter".
Bu kelime 1931 yilindaki sözlükte boynunu vurmak diye ifade ediliyor.
Kelimenin bir baska anlami daha var.
Kaziga oturtmak yani sivri bir kazik hazirlamak ve insanlari kazigin bir ucu agzindan çikacak sekilde üzerine oturtmak.
Vahsi bir uygulama.
Burada kaziga oturtmak deyiminin manasini açikliga kavusturmak için örnek veriliyor:
"Türkler bugün bile esirlerini kaziga oturturlar."
****** bunu ögrenince Fransiz büyükelçisini yemege davet ediyor.
Elçi diger elçilere böbürleniyor hava atiyor ****** tarafindan davet edildigi için.
Köske geliyor yemekler yeniyor.
****** tabii bir sekilde elçiye bu kelimenin anlamini soruyor.
O da bildigi anlami söylüyor.
****** :
"Kelimenin baska bir anlami var mi?" diye sorunca büyükelçi:
"Bunu söylemek için sözlüge bakmam gerekir" diyor.
****** daha önce hazirlamis oldugu ve çalisanlarina ögütledigi sekilde Larouse' u getirtip büyükelçinin önüne koyduruyor. Elçi daha isin nereye kadar gideceginin farkinda olmadan hevesle okumaya basliyor.
Ancak kelimenin karsisinda kaziga oturtmak konusunda verilen örnek cümleye gelince ancak yariya kadar okuyabiliyor ve yarisindan sonra yutkunarak ******' ün yüzüne bakiyor.
****** diyor ki:
"Demek ki biz Türkler bugün de esirlerlerimizi kaziga oturtuyoruz öyle mi öyle mi sayin sefir?
Sözlügünüze böyle yazmissiniz bu dogru mu?"
Sefir hemen sözlügü biraz karistiriyor ve bir kaçamak noktasi bularak diyor ki:
"Efendim bu sözlük Katolik Kilisesi'nin matbaasinda basilmis bildiginiz gibi biz laik ülkeyiz
kilisenin yaptiklarinin bizim hükümetimizle bir ilgisi yok. Bizi ilgilendirmez ve biz kiliseye karisamayiz."
******:
"Öyle mi efendim siz laik bir ülke oldugunuz için demek ki kiliselere karisamiyor sunuz.
Öyleyse ben de yarindan itibaren istanbul'daki kiliselerin kapilarina koca birer kilit astiriyorum" diyor.
Bunu duyan sefir birden ayaga kalkiyor ve:
"Ekselans protesto ederiz " diyor.
Bunun üzerine ******:
"Hani sizi ilgilendirmiyordu karismiyordunuz? "diyor ve ilgililere dönerek:
"Sefire yolu gösterin" diyerek bir anlamda onu kovuyor.
Sonra ne mi oluyor? Tabi Fransiz hükümeti laiklik söylemlerini bir tarafa birakiyor
hemen o sözlük toplatiliyor ve yeni baskisinda o cümle çikariliyor.
Bu güzel öykü:
- Askerimizin basina çuval geçirildiginde sessiz kalan
- Karakollarimiza komsu bir ülkeden saldirilar düzenlenip sehitler verdigimizde
harekete geçmeden önce icazet almak için okyanus ötesine giden
- Fuarlarda ülkemizin bir bölümünü kurduklari kukla devletin parçasi olarak gösteren
Haritalar asanlarla hala resmi temaslarda bulunan degerli yöneticilerimize ve
85 yilda nerelerden nerelere geldigimizi hala göremeyen aziz vatandaslarimiza isaf olunur.
alinti