AyMa®aLCaN Admin
Üyelik tarihi : 11/03/11
Mesaj Sayısı : 1651
Rep Gücü : 3498
Rep Puani : 51
| Konu: Düzeyli birliktelik, “bugün var, yarın yok” demek mi? Salı Şub. 21, 2012 5:33 am | |
| Düzeyli birliktelik, “bugün var, yarın yok” demek mi? “Özgürüm artık, özgürüm.” Sevinçle yatağa bıraktı kendini. Hayali gerçek oluyordu. Ufak ama şirin bir evi vardı. Sadece kendine ait, sadece kendinin olan.
“Artık her şey serbest” diye düşündü. “Evi toplamasam olur mu?” diye sordu kendi kendine. “Bugün izinlisin, istediğini yap!” dedi içindeki ses. “Geç geleceğimi kimseye söylememe gerek var mı?” sorusunu da sormayacaktı. Güzel bir işi vardı, ailesinden mecburen ayrılmak zorunda kalınca üzülmemişti. Çünkü özgür olacak, özgürlüğün tadını çıkaracaktı.
***
Bir yıl sonra... İşyerinde kendisi gibi yalnız yaşayan arkadaşları vardı ve onlarla samimiyeti artmıştı. Ama ilk günkü gibi “özgürlüğün sevincini” yaşayamıyordu. Evde üzerine çöken sessizliği televizyonu hiç kapatmayarak aşmaya çalışıyordu. Günün yarısını konuşacak bir kişi bile bulamadan, tek kelime etmeden geçiriyordu. Evi toplamamak, iş yapmamak ilk zamanlar hoşuna gitmişti. Şimdi dağınıklık onu sıkan şey haline gelmişti. Yalnız yaşayan arkadaşlarının hayatları da günübirlikti. Bugün tanıdıkları yarın olmayabiliyordu. Arkadaşlıklarda hiç evlilikten bahsedilmiyor, “bizimki düzeyli birliktelik” deniliyordu. Bu birlikteliklerde herkes kendi hayatını yaşıyor, sadece bazı zevkler için bir araya geliniyordu. Bugün var olan hisler, yarın yön değiştirmiş olabiliyordu. Her gün rota değiştiren gemi gibi nerede, hangi limanda duracağı belli olmuyordu ilişkilerin.
Geçen bir yıl boyunca sürekli sorumluluklarından kaçan arkadaşlar edindiğini fark etmişti. Sadece eğlence, sadece zevk nereye kadardı? Bu bakış açısıyla duygularının anlık hislerle beslendiği anlaşılıyordu. Zevk odaklı birliktelikler, hep insanların iyi yönleri tanınarak kuruluyordu. Süslü elbiseler, makyajlı yüzler insanları kaç gün kandırabilir ki? Geçen bir yıl boyunca sorumluluklarından kaçtığını anladı. Özgürce yaşamanın anlamı “sorumluluk almadan” yaşamak olmamalıydı. İlişkiler, güneş batınca bitmemeliydi. Hayatımız, sonu hep hüzünle biten kısa metrajlı filmlerden oluşmamalıydı. Yalnızlığın kendisine kattığı bir şey olmamıştı. Bilakis, nefsinin top koşturacağı boş alan bırakmıştı. Kısa ilişkilerin “güven”i, “duygusallığı”, “özgüven”i zedelediğini anladı. Evlenmeden yaşananlar, tüm sıcak duyguları da köreltiyordu. Televizyon dizilerinde “bak ne güzel” dedirtecek günübirlik nikâhsız birliktelikler ve sanal aşklar sanıldığı gibi insanı mutlu etmiyordu. Artık bu gidişe bir son vermenin zamanının geldiğini o da çok geç olmadan anlamıştı... | |
|