Hosgeldiniz.... AyMaRaLCaN Bilgi Paylasim Platformuna..... Cay Isterseniz ( Hayali Büfe ) Smile Sagda Büfemiz Var Buyurun Bir Bardak Alin Afiyetle Icin Seker Bitmis ise Lütfen Zile Tiklayin Servisimiz Yardimci Olacaktir..... ..Keyifli Seyirler Dilerim Smile Bye ...
Yazar ---- > Wink AyMaRaLCaN
Hosgeldiniz.... AyMaRaLCaN Bilgi Paylasim Platformuna..... Cay Isterseniz ( Hayali Büfe ) Smile Sagda Büfemiz Var Buyurun Bir Bardak Alin Afiyetle Icin Seker Bitmis ise Lütfen Zile Tiklayin Servisimiz Yardimci Olacaktir..... ..Keyifli Seyirler Dilerim Smile Bye ...
Yazar ---- > Wink AyMaRaLCaN
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaGüncel KonularGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
En son konular
»  Acilinden Kaciyorum ...Görüsmek Umudu Ile <---- Bye
Hocali Kirgini  Icon_minitimeCuma Ara. 14, 2012 7:05 am tarafından AyMaRaLCaN

» Bir Sarkisin Sen
Hocali Kirgini  Icon_minitimeCuma Ara. 14, 2012 7:03 am tarafından AyMaRaLCaN

» MerHaba MerHaba :)
Hocali Kirgini  Icon_minitimeCuma Ara. 14, 2012 6:58 am tarafından AyMaRaLCaN

» Azerbaycan Yemekleri,Azerbaycan Yemek Kültürü,Azerbaycan Mutfağı
Hocali Kirgini  Icon_minitimeCuma Ara. 14, 2012 6:49 am tarafından AyMaRaLCaN

» ORHAN AFACAN SIIRLERI Tas Atan Cocuklar
Hocali Kirgini  Icon_minitimeCuma Kas. 30, 2012 7:48 am tarafından AyMaRaLCaN

» Aşık Mahzuni Şerif - Bu Mezarda Bir Garip Var
Hocali Kirgini  Icon_minitimeCuma Kas. 30, 2012 3:51 am tarafından AyMaRaLCaN

» Aşık Mahzuni Şerif - Bizden Geriler (Gam Kasavet)
Hocali Kirgini  Icon_minitimeCuma Kas. 30, 2012 3:49 am tarafından AyMaRaLCaN

» Aşık Mahzuni Şerif - Benim Hayatım
Hocali Kirgini  Icon_minitimeCuma Kas. 30, 2012 3:48 am tarafından AyMaRaLCaN

» Aşık Mahzuni Şerif - Babasını (Bir Fakirin Hatırını)
Hocali Kirgini  Icon_minitimeCuma Kas. 30, 2012 3:46 am tarafından AyMaRaLCaN

Tarıyıcı
 Kapı
 Indeks
 Üye Listesi
 Profil
 SSS
 Arama
Istatistikler
Toplam 7 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: AyBüke

Kullanıcılarımız toplam 28063 mesaj attılar bunda 19753 konu
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
Similar topics
    Sosyal yer imi
    Sosyal yer imi reddit      

    www.ay-maral-can.yetkin-forum.com

    Sosyal bookmarking sitesinde adresi saklayın ve paylaşın
    En bakılan konular
    Acilinden Kaciyorum ...Görüsmek Umudu Ile <---- Bye
    Türkmenistan (3) - Türkmen İsimleri
    Sinezenler..Sözleri
    Bir Sarkisin Sen
    Azərbaycan dili → Bəzi sait səslərin tələffüzü
    Radyo icin Tema Resimleri Resimler Resim
    MerHaba MerHaba :)
    ŞİİR DİNLETİSİ SUNU METNİ
    Çok Güzel Kalp Resimler,i Güller ve Kalpler,
    Azerbaycan Bayragi

     

     Hocali Kirgini

    Aşağa gitmek 
    YazarMesaj
    AyMa®aLCaN
    Admin
    AyMa®aLCaN


    Üyelik tarihi : 11/03/11

    Mesaj Sayısı : 1651

    Rep Gücü : 3498

    Rep Puani : 51


    Hocali Kirgini  Empty
    MesajKonu: Hocali Kirgini    Hocali Kirgini  Icon_minitimeÇarş. Tem. 18, 2012 11:43 pm

    Hocali Kirgini
    26 Subat 1992... Günlerden Çarsamba, gece yarisi Azerbaycan; Daglik Karabag'in Hocali kenti... Sözün bittigi yer...

    Bagrindan nice ünlü ilim adamlari ve nice büyük sanatkârlari çikaran, Ilisu ve Hocali çaylarinin bulustugu mukaddes topraklar üzerinde kurulmus olan bu tarihî kent, çok siddetli bir kis yasiyordu. Her zaman oldugu gibi, o aksam da insanlar erkenden evlerine çekilmis, dogalgaz hatlari çalismadigi için de kendi çabalariyla isinmaya çalisiyorlardi.

    Çiplak ayakli çocuklarin dondurucu soguga aldirmadan kartopu oynadigi sokaklar, son günlerde hava kararmadan terkedilir olmustu. Caddeler issizdi. Ortalikta sinsice dolasan agir bir kan kokusu vardi.

    Toprak ve kerpiçten yapilmis olan binalar sanki bu görünmez tehlikeden korunmak için birbirine yaslanarak kuvvet aliyordu. Meçhul bir saldiriyi beklerken damlarindaki kar yiginlarinin altinda ezilerek küçülen evler bile bu tedirginligin derin izlerini tasirken, tehlikeyi koklayan hayvanlarin, hatta sokak köpeklerinin bile sesi çikmaz olmustu. Ortalikta çit yoktu

    Yöneticiler ise gaflet içerisinde, agir bir siyasî sarhoslugun kucaginda, yari baygindi...

    Dolunay oldugundan her taraf aydinlikti. Kar beyazligina vuran ayin savki, âdeta geceyi gündüze çevirmisti.

    Evlerin pencerelerinden görünen solgun isiklar birer birer kararirken, Hocali halki da derin bir uykunun kollarina birakiyordu kendisini.

    Evlerin birinden bir çocuk aglamasi isitildi. Pesinden sönük bir ninni döküldü sokaklara:

    Benim yavrum uyuyacak

    Uyuyup da büyüyecek

    Mekteplere gidecek

    Yeke adam olacak...

    -Eee... Eeee bebegim eeee

    Hazangül, kardesinin aglamasi ve annesinin de küçük yavruyu tekrar uyutmak için ninni söylemesi üzerine uyandi. Zaten zorlukla uyumustu

    Sekiz yasindaki Hazangül bu aksam bir baska tedirgindi. Kalin yorgani üzerinden atarak ayaga kalkti. Üsümek pahasina da olsa küçük bedeni, bu agir yükten kurtulmak isterken, önleyemedigi bir duygu yogunlugu içerisinde, ayni odayi paylastigi babasinin yere serilmis yatagina dogru yöneldi. Sadece iki metre uzaginda olan sevgili babacigini nedense çok özlemisti.

    Babasi uyanikti&Yanina sokuldugunda ise baba Tevekkül Emirov, kizini sefkatle kollarina aldi.

    Tevekkül, hem yavrusuna hem de küçük kizin kucaginda simsiki tuttugu oyuncak bebege dikkatle bakti.

    Kizinin simsiyah sirma saçlari neredeyse bütün yastigi kaplamisti. Yüzü ay gibi parlak, yanaklari al aldi& Yasindan daha büyük gösteriyordu. Karanligin isiginda yetiskin bir genç kiz gibi görünüyordu. Uyku mahmuru kara gözleri yari kapaliydi& Uzun kirpikleri ok gibiydi. Tevekkül, parmaklarini tarak gibi yaparak Hazangül'ün saçlarini düzeltti. Kizini oksadi, oksadi

    -Ata can, bebegimin ayaklari üsümesin. O da bizimle yatsin.

    -Beli yavrum, onun da üstünü ört. Haydi menim nazli kizim, uyuyalim&

    Hazangül, babasinin yanagina sicak bir buse kondururken, ona iyice sokuldu.

    Annesi küçük kardesini uyutmak için ninni söylüyor; Hazangül de bu firsattan istifade ederek babasini kokluyor, kokluyordu

    -Ata, magazinden mene ne alacaksan?...

    -Ay menim gesenk gizim!.. Her ne isteyirsen onu alaram

    Biraz sonra Hazangül'ün küçük kardesi uyumus ve annesi de ayaga kalkarak perdeyi biraz aralamisti ki; o anda gözleri kör edecek kadar dehsetli bir isik doldu içeri. Pesinden müthis bir ses& Sonra her sey karardi

    Kiyameti andiran bu dehset aninda yerin derinliklerinden yukari dogru bir sarsinti basladi. Sanki toprak kayniyordu& Agir ve keskin bir barut ve pesinden de derin bir yanik kokusu yayildi

    Baba-kizin bu uzun kis gecesi yaptiklari bal muhabbet, siddetli bir patlamayla sona ererken, isik ve ses terkibine odada bulunan bütün esya da müdahil olmustu.

    Müthis bir ses, bir ses daha

    Pes pese patlayan agir top mermileri ortaligi cehenneme çevirmisti.

    Hazangül'ün kulaklari duymuyor, gözleri hiçbir sey görmüyordu. Babasi onu gögsüne yapistirmis, tavandan dökülen tas-toprak parçalarindan korumaya çalisiyordu. Bir müddet sonra, kirilan camlardan içeriye dolan soguk rüzgârin etkisiyle Hazangül ürperdi ve biraz toparlandi. Keske kendine gelmez olsaydi da bundan sonra göreceklerini, görmeseydi. Titriyordu...

    Diger çocuklarini iki eliyle kucaklamaya çalisan annesi ise bir yandan feryat ediyor ve aci içerisinde inliyordu. Anlasilan yaralanmisti&

    Kisa bir süre sonra kendilerini kent mezarliginin duvarinin dibinde buldular. Sehre bir akbaba sürüsü gibi giren Ermeniler, ilk saldiri sonrasi sag kalabilen kadin, çocuk ve yaslilardan olusan sivilleri, kabristanin yanindaki meydana toplamislardi.

    Hazangül dünyaya gözlerini açtiginda babasi ona bu ismi verirken acaba ilerde olacaklari görmüs müydü? Elbette bilinmez& Fakat gerçek bir hazan yasanan Hocali Meydani'nda sekiz yasindaki Hazangül, Adem Peygamberle baslayan insanlik tarihinin en olmazlarini görüyordu.

    Ermeniler, kent meydanini bir mezbahaya çevirmis, kan içmeye bir türlü doymazken, sehrin her yanina ölüm yagiyor, sag kalanlar ise ölümü hasretle aratacak agir bir zulüm altinda inliyordu.

    Babasi, Hazangül'e öyle sarilmisti ki; kent meydanina gelene kadar onlari ayiramadilar. Annesi ve diger kardeslerini onlardan koparmislardi. Daha sonra kafasina demirle vurarak kollarini gevsettikleri Tevekkül Emirov'un el ve ayaklarini kablo ile baglayip üstüne de benzin dökerek, atese verdiler. O ise alevler içinde yanarken kizina dogru hamle yapmak istedi:

    -Yavruuum

    Sonra alev yumagi içinde kaybolurken son defa yanik ve kesik bir feryat daha yükseldi:

    -Ay Allah, yandim

    Babasi mesale gibi yanarken Hazangül ona dogru atildi. Serçe kadar küçük bedeni bu aciya daha fazla dayanamadi ve babasina kosarken düstü, bayildi. Hazangül saatler sonra kente girenler tarafindan yattigi yerde bulunarak hastaneye kaldirildi. Simsiki tuttugu bebegi ise hâlâ kucagindaydi.

    Pirsagi'da Entike ninesinin himayesinde dört yetim çocuk ile beraber büyüyen Hazangül'ün kulaklarinda babasinin agzindan dökülen o ses hep yankilandi, durdu:

    -Ay Allah, yandim

    Ayni meydan ve ayni an& Elleri bir agaca arkadan baglanan hamile bir kadinin basina dikilmis olan iki Ermeni yazi tura atmaya basladilar. Atalarindan miras kalan bir kumar oynayacaklardi. Bu dehset kumari onlar için bir çesit ibadetti. Ermeniler, tarih boyunca birçok yerde oldugu gibi Hocalida da bu oyunu sahneye koymak için acele ediyorlardi.

    Karni burnunda olan kadinin dogumu oldukça yakin görünüyordu. O ise, feryat bile etmiyor, sadece bos gözlerle yere bakarken, bir hazan yapragi gibi titriyordu.

    Güzel yüzünü süsleyen inci dislerinin kenarindan süzülen kan boynuna dogru ilerledi. Daha önce oldukça hirpalanmis oldugu anlasiliyordu. Elbiseleri yirtik, ayaklari çiplakti

    Ermenilerin uzun boylu olani elindeki AK-47 model Rus yapimi otomatik tüfeginin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayi çikartirken, digeri elindeki demir parayi havaya atti:

    -Akçik, manç?.. (Kiz mi, oglan mi?)

    -Akçik... (Kiz)

    Bu cevap üzerine 'oglan' diyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura ile hamile kadinin karnini bir hamlede yarip çocugu çikartti. Bu isi daha önce defalarca yaptigi her hâlinden belli oluyordu. Tecrübeliydi...

    Genç annenin dizleri oynadi ve basi yana düstü. Sesi çikmamisti&

    Her iki Ermeni, bebegin cinsiyetini inceliyordu ki; nihayet uzun boylu olani kanli gözlerini üzüntüyle kirparak konustu:

    -Tun sahetsar, inger... (Sen kazandin, yoldas)

    -Yes sahetsa payts ays bubriki inç bes bidi gisdana... (Ben kazandim ama bu bebek nasil beslenecek?)

    -Mayrigi bedge gisdatsine. (Annesi besleyecek elbette)

    Bunun üzerine daha kisa boylu olan Ermeni, bir hamlede kasaturaya geçirdigi bebegi annesinin gögsüne yapistirdi:

    -Mayrig yerahayin zizdur. (Çocuga meme ver)

    Bütün bu olmazlarin oldugu dakikalarda Hocali meydaninin diger tarafinda tek kale bir futbol maçi hazirligi vardi. Oyuncular oldukça iddiali ve bir o kadar da istekliydiler. Iki kesik kadin basini kale diregi yapmislar ve bu arada bir top arayisina girmislerdi.

    Basi tirasli bir çocuk bulup getirdiklerinde ise Ermeni çeteci sevinçle bagirdi:

    -Asiga maz çuni yev bizdige, aveg gindirnadabidi. Gidiresek... (Bu hem saçsiz hem de küçük, iyi yuvarlanir. Kopartin...)

    Ayni anda çocugun gövdesi bir tarafa, basi da orta yere düsmüstü&

    Ermeniler zafer naralari atarak, kanli postallari ile kesik çocuk basina vuruyor, vuruyorlardi

    Ve dünya, dönmeye devam ediyordu

    Bu aciya yer ve gök nasil dayandi!.. Canli-cansiz varliklar niye hareketlenmedi acaba!.. Yildizlar birbirine çarpip dünyanin basina niye yagmadi!.. Hizarla kollar, ayaklar kesilirken, günes niye parçalanmadi!.. Insanlar teneke gibi katlanirken, gökkubbe niye dürülmedi!.. Bebek, boyu kadar biçakla annesinin memesine sislenmisken, daglar niye yürümedi!.. Yavrular kazanlara atilirken, denizler niye kaynamadi!.. Hazangül karlar üstünde bebegi ile uzanmisken, ay niye sönmedi!.. Bir kasirga çikip da yeryüzündeki bütün binalari niye temelinden söküp de göklere savurmadi!.. Hani özlem ve hasretle beklenen o kutlu gün niye gelmedi!.. Kiyamet!...

    Hayir, canli, cansiz esya ve bütün mahlukat, yerküre tarihinin bu agir imtihaninda sinifta kalmisti

    Ermenilerin elinden kurtulanlar, saatler sonra çevre köylere ulastiginda ise kötü haber duyulmus oluyordu.

    Ajanslar, "Katliam Tarihi"nin en kara haberini bütün dünyaya hizla geçerken, arsi titreten agir bir vahset yasanan Hocali halkindan geri kalanlar ise çaresizlik içinde kivraniyordu.

    Türkiye'de büyük bir dehset uyandiran katliama iliskin ilk görüntüler ise TRT araciligi ile duyurulmustu. Bütün olanlari batili gazeteciler, özellikle de New York Times belgeledi ve Ermeni vahseti böylece gün yüzüne çikmis oldu. Ancak batili devletler her zaman oldugu gibi bu vahseti de görmezden gelecekti.

    26 Subat'in ilk dakikalarinda harekete geçen agir zirhlilarin palet sesleri ve boguk motor gürültüleri ile 'yandim, yandim' sesleri birbirine karismis ve ortalik âdeta cehenneme dönmüstü. O mesum gece yarisi, güçlü silahlarla donatilmis Ermenistan silahli kuvvetleri ile Hankendi'nde konuslanmis bulunan Albay Zarvigarov komutasindaki 366'nci Rus Motorize Alayi, Hocali'ya saldirarak tarihin en vahsî katliamlarindan birini yaptilar.

    Oldukça önemli bir cografik yapiya ve stratejik bir konuma sahip olan Hocali'yi, "Ermeni Kuldur Desteleri" 10 Eylül 1991 tarihinden 25 Subat 1992 tarihine kadar geçen 5 aylik süre içinde zaten çok agir bir kusatma altinda tutmuslardi.

    26 Subat gecesi Rus motorize alayinin tanklarindan açilan top ve roket saldirilari ile Hocali Havaalani kullanilamaz hâle getirilerek kentin dis dünya ile iliskisi de tamamen kesildi.

    Sehri savunan askerlerin son kursunlarina kadar vurusarak kahramanca sehit olmasindan sonra savunmasiz kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yasli, kadin, bebek demeden birçok insanimizi vahsîce katlettiler.

    Sag kalanlarin bazilari ara sokaklardan kaçarak kent disina çikmis ancak burada da baska bir tehlike ile bogusarak komsu köylere ulasmislardi. Sona Eliyeva isminde bir Hocali sakini, kiz kardesi ve onun çocuklari ile beraber 12 gün boyunca aç-susuz, yalniz kar yiyerek, gündüzleri ormanlik arazide gizlenip, geceleri yürüyerek Agdamin Karahaci Kabristani civarina gelip çikmislardi. Onlari bulan Millî Ordu'nun askerleri derhal tibbi müdahale yaparak donmaktan kurtarmisti.

    Ermenilerin isgal ettikleri Hocali'da dehset verici olaylar yasandi. Canli canli insanlarin kafataslarini yüzdüler, sag olarak ele geçirdiklerini ise sistematik bir iskenceye ve tibbî deneylere tâbi tutarak, insanlik disi muamelelere maruz biraktilar. Hizar ve testereler ile diri diri insanlarin kol ve bacaklarini kestiler. Genç kizlarin önce saçlarini, sonra da kafa derilerini yüzdüler. Babanin gözü önünde evladini, evladin gözü önünde babayi kursunlara dizdiler. Kesik kafalari sepetlere doldurdular.

    Bir soykirim tarihi daha Rus destegindeki Ermeniler tarafindan kan ve kin kusan namlularla yeniden yaziliyordu.

    Bu saldiri, Ermenilerin Azerbaycan'da Türklere karsi yaptiklari ilk katliam degildir. 1905 ve 1920 yillari arasinda Azerbaycan'in Bakü, Samahi, Kuba, Gence ve Karabag bölgelerinde yine Rus askerlerinin yogun destegi ile büyük katliamlar yaparak binlerce insanimizin acilar içinde hayatini kaybetmesine sebep oldular.

    Dünya savasindan sonra Dogu Anadolu'da; Erzurum, Kars, Bitlis illerinde oynadiklari kirli oyunu, yillar sonra bu kez Türk topragi Karabag'da sahneye koymuslardi.

    Bugün bile Anadolu'nun dört bir yaninda, sömürgeci ülkelerin destegindeki Ermenilerin yaptigi soykirima ugrayan Türklerin toplu mezarlari ortaya çikmaktadir. Birinci Dünya savasinda Anadolu'da silahlanarak ve Rus birlikleri tarafina geçip bizi arkadan vurarak büyük katliamlar yapan Ermeniler, simdi de Azerbaycan'da silahbasi yapmislardi

    Neden böyle bir Türk düsmanligi ve neden böylesine vahsî katliamlar? sorusu kafalara takilirken, cevap yine o ser ülkesinden geliyordu. Ermenistan'daki okul duvarlarinda asilan haritalarda Türkiye'nin 12 ili yer almaktayken, Ermenistan'in bayraginda Türkiye hudutlari içindeki Agri Daginin resmi varken, Ermenistan Millî Marsinda "Topraklarimiz isgal altinda, bu topraklari azat etmek için ölün, öldürün" denmekteyken, baskaca bir neden aramaya zaten gerek yoktur. Hesap ortada

    Tarihte sivil Türkleri arkadan vurarak ün yapan ve bugün hâlâ kin, nefret duygulari saçmaya devam eden ve de "Soykirim" iddialariyla dünya kamuoyunu bulandirmaya çalisanlarin marifeti, Hocali'nin kanli tarihinin ölüm yapraklarinda saklidir.

    Daglik Karabag Bölgesi'nde bulunan Hocali'ya, eski Sovyet Ittifaki Silahli Kuvvetleri'ne ait 366. Alay'in destegi ile Ermeni Silahli Kuvvetleri tarafindan düzenlenen saldirilar sonucu 613 Azerbaycan Türk'ünün hayatini kaybettigi resmî olarak açiklandi.

    Ancak kayip sayisinin bu rakamlarin çok çok üstünde oldugu bilinmektedir. Kayitli olarak; bu yogun saldirilar sirasinda 613 kisi hayatini kaybetti. Bunlarin 106'si kadin, 83'ü de çocuklardan olusuyordu. Ayrica 56 kisi de, hamile kadinin karninin yarilmasi ve küçük çocugun basinin kopartilmasi gibi ve benzeri hususî iskencelerle katledildi...

    Bu alçak saldirida 487 kisi agir yaralanirken, 1275 kisi ise rehin alinmis, geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canini kurtarmis ancak bu olayin tahribatindan ruhlari ve hafizalari asla bir daha kurtulamamistir.

    Sahitlerin anlattiklarini dinleyenler önce kulaklarina inanamadi. Fakat katliam sonrasi Hocali'ya girdiklerinde ise, görgü taniklarinin abartmadigini kisa sürede anladilar.

    Hocali'da katliam bölgesini gezen Fransiz gazeteci Jean-Yves Junet'nin gördükleri karsisinda söyledikleri, katliamin boyutunu da anlatiyordu:

    -Pek çok savas hikâyesi dinledim. Fasistlerin zulmünü isittim, ama bebekleri, masum insanlari öldüren Ermeniler onlardan da herkesten de çok çok daha beter, diyordu Fransiz gazeteci.

    Sözde soykirim iddialariyla ortaya dökülenlerin isledigi bu katliam, tarihe kara bir leke olarak geçti.

    Peki 26 Subat gecesi harekete geçen bu çakal sürüsüne kim emir vermisti? Bu vahset emrini veren yavuz-hirsiz, bütün dünyayi "Ermeni Soykirimi" yalaniyla boyalamaya çalisan ve su anda Ermenistan Devlet Baskani sifatini tasiyan Robert Koçaryan denilen kirli katilden baskasi degildir.

    Yaptigi terör faaliyetlerinin orani nispetinde terfi eden Tasnaksutyun örgütü liderlerinden Robert Koçaryan, 20 Mart 1996'da Ermenistan Basbakani oldu.

    Karabag'da baris istedigi için asiri milliyetçilerin tepkisine daha fazla direnemeyen Levon Ter-Petrosyan istifa edince de 30 Mart 1998 yilinda ondan bosalan Devlet Baskanligi koltuguna, 'Hocali Katliami' bassorumlusu olan azili terörist Robert Koçaryan oturdu

    Kan firtinasindan alinti
    Sayfa başına dön Aşağa gitmek
     
    Hocali Kirgini
    Sayfa başına dön 
    1 sayfadaki 1 sayfası
     Similar topics
    -
    » Hocali soykirimi resimlerde

    Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
     :: Ermeni Sorunu-
    Buraya geçin: