Başağrıları
Türkiye’de 1998 yılında yapılan bir araştırmaya göre 15-55 yaş grubunda başağrısı görülme sıklığı %16.4 olarak bulunmuştur. Bu oran kadınlar için %21.8, erkekler için %10.9’dur.
Başağrısı sadece ağrı boyutu ile ele alınmamalıdır, ağrının kişiye ve topluma getirdiği dezavantajlar ve yükler vardır. Sürekli başağrısı çeken kişiler bu ağrının heran gelebileceği endişesini yaşamakta ve bu da kendi başına bir stres faktörü olmaktadır. Hatta bu durum bazen depresyona kadar ilerleyebilmektedir. Stres ve depresyon ise migren ataklarını başlatan bir faktör olarak rol oynamaktadır. Bu durumda bu insanlar ağrı ve depresyon arasında dönen bir kısırdöngüye girmektedir.
“Bu ağrılı yaşam” kişinin özel ve sosyal yaşamını olumsuz etkilemeye başlamaktadır. Yakın çevresinde önce hoşgörü ve ilgi ile karşılaşılanan bu ağrılar giderek hoşnutsuzluğa dönüşmektedir. Çalışan kişiler için ise olayın bir de ekonomik boyutu ve kariyer sorunu vardır. İş verimliliği düşen kişinin mesleki başarısı engellenebilir ve gelirin de azalma olabilir.
Başağrılarına bağlı bu kişisel ve toplumsal yükü azaltmanın ilk koşulu başı ağrıyan daha çok kişinin doktor’a başvurmasını sağlamaktır.
Yapılan araştırmalara göre başağrısı çeken insanların çoğu hiç hekime başvurmamış ve kulaktan dolma bilgilerle ağrısı oldukça ağrı kesici ilaçları bolca kullanmış ve yıllarca bu kısırdöngü içinde yaşamışlardır.
Başağrıları önce 2 ana gruba ayrılır :
•Sekonder başağrıları : Vücutta herhangi bir yapısal hastalığa bağlı olarak ortaya çıkar. Örneğin; kafa travması (yaralanması) na bağlı, beyin kanamasına bağlı, beyin tümörlerine bağlı….
•Primer Başağrıları : Bilinen veya gösterilebilir herhangi bir yapısal hastalık ile ilişkisi olmayan süregen ağrılardır.
Primer başağrıları içinde şunlar yeralır :
•Migren
•Gerilim başağrıları
•Günlük süregen başağrıları
•Cluster (küme) başağrıları
•Kronik paroksismal hemikrania.
Yukarıdaki sınıflama “Uluslararası Başağrısı Derneği” tarafından 1998’de yayınlanmıştır. Bu sınıflama hastayı değerlendirirken hekime yardımcı olmaktadır ancak her hastanın ağrısı farklı özellikler gösterdiğinden çoğu zaman kesin olarak belli bir sınıfa sokmak mümkün olmamaktadır.
Akupunkturla Başağrısı ve Migren Tedavisi
Çin Tıbbı’nda hastanın başağrısı beden, ruh ve zihin bütünlüğü içinde değerlendirilir; yani her hastanın başağrısı kendine ait özellikler gösterir.
Akupunktur tedavisinde hasta önce kulak deteksiyonu ve nabız muayenesi ile tetkik edilir. Bu başağrısının hangi meridyen üzerinde olduğu saptanır ve ona göre tedaviye başlanır.
Tedavi sırasında iğneler dışında ayrıca lazer ışınları da kullanılabilir. Haftada 2-3 kez olmak üzere toplam 15-20 seans uygulama yapılır. Akupunktur ile başağrılarının %85’i tedavi edilebilmektedir.
alinti